Tek bir şartla

20K 602 316
                                    


                                                                           Selaaaam ben geldim^^

ASLAN ve CEYLAN

                                                                                            Giriş

Selin sınıftaki hareketliliğe bakıp ofladı, hiç heyecan duymadığını fark ettiğinde zaten tahmin ettiği sonucu görmek için elindeki kalemi bıraktığında saatlerdir aralıksız uğraştığı çizime göz attı. Çok güzel görünüyordu... Çizmek ona her zaman iyi gelmişti zaten. Ona iyi gelmeyen tek şey şu an hayallerinin çok uzağında bir bölümün son sınıfını tamamlamak üzere olmasıydı.

Sakin bir şekilde yerinden kalktığında notların asılı olduğu panoya doğru bıkkın adımlarla ilerlemeye başladı. Omzundan düşmek üzere olan çantasını düzelttikten sonra elini saçlarına daldırarak derin bir nefes aldı. Bir mucize olmasını diledi, başka lüksü olduğu söylenemezdi. Kalabalığı aşarak kendi ismini aramaya başladığında mucize diye bir şey olmadığı gerçeği ile yüzleşti. Dersten kalmıştı!

Zaten beklediği bu tablo karşısında hiç beklemediği kadar paniklediğini hissettiğinde gözü koridordan hızlıca geçen hocasına takıldı. Belki bir şansı olabilirdi! Hala elinden düşürmediği çizimini çizim çantasına yerleştirip peşinden ilerlemeye başladı. Elinden geleni yaptığını düşünüyordu, en azından çabalıyordu... Ama 'Moda' her zaman daha çok ilgisini çekmişti işte, bu onun suçu muydu yani? Ailesi neden bunu kabullenememişti? Babası neden Gazetecilik okuması konusunda bu kadar baskın davranmıştı ki?

Levent Hoca'nın peşinden soluksuz bir şekilde koşturmaya devam ederken odasına girdiğini gördü, sesli bir şekilde çarpan kapının hevesini kırmamasını umarak kapının önünde duraksadı ve nefes nefese kalmış halinin düzelmesini bekledi. Tıpkı cesaretinin gelmesini beklediği gibi... Ama zaten ne kaybedecekti ki? Olan olmuştu. İkna edemezse sene uzatmak zorunda kalabilirdi,büt açmadığını biliyordu. 

Kafasını hızlıca sağa sola sallayıp bu düşünceyi aklından def ederken elini kapının tokmağına götürdü. Önce çalması daha doğru olurdu sanki... Kapıyı çaldıktan sonra birkaç saniye daha bekleyip içeri girdiğinde Levent Hoca'nın masanın başında bir tomar kağıt yığının içinde çalıştığını gördü.

"Selin?"

"Hocam..."

Levent elindeki kalemi bırakıp Selin'e bakarken Selin sesli bir şekilde yutkunup söze nasıl başlaması gerektiğini düşündü.

"Evet ne vardı?"

"Şey... Hocam ben..."

Levent sanki konuyu zaten biliyormuş gibi sıkılgan bir tavırla arkasına yaslanıp kollarını birleştirdiğinde bir tahmini varmış gibi kafasını sağa doğru yatırdı.

"Tahmin edeyim, sınav sonuçlarını gördün."

Selin sadece kafasını olumlu anlamda sallamakla yetinirken Levent konunun kendisi ile ilgili kısmını düşünmeye başladı.

"Benden ne istiyorsun peki?"

"Son bir şans..."

Yalvarır gibi ellerini çenesini birleştirmiş, gözleri dolu dolu olmuş öğrencisine bakakaldı.

"Ortaokulda değiliz Selin... Bölümünle alakan yok, sabah akşam elbise tasarlama peşindesin. Çizim çantanı bir kere bile yanından ayırdığını görmedim. Sınav kağıdın berbattı."

Selin haklı olduğunu biliyordu, ama yine de elinden daha fazlası gelmiyordu.

"Haklısınız hocam, ama sene uzatmam imkansız. Bunu aileme açıklayamam."

ASLAN ve CEYLAN #Alsel#Where stories live. Discover now