Biz olduk mu?

4.6K 354 180
                                    




ASLAN VE CEYLAN

BÖLÜM 2O

Selin ne yapacağını şaşırmış bir şekilde Ali'nin yönlendirdiği  yere bakarken gözlerini kocaman açtı ve acilen bir şeyler düşünmesi gerektiğini fark etti. Görünmek istemiyordu, neden bilmiyordu ama bu gece Levent'e görünmesi hayırlı olmayacaktı bunu sezebiliyordu. Ali... Ali onu tanımıyordu bile, her şey bu kadar yolunda ve rüya gibi giderken yeni bir krizle uğraşamayacağını fark etti.

Sanki metrelerce koşmuş da nefes nefese kalmış gibiydi, panikten sendelediğinde Ali'nin elini tuttuğunu gördü. Ne yapmaya çalıştığını anlamaya çalışır gibi baktı sadece. Elinden bu kadarı geliyordu.

"Yanına gidelim..."

Olmamasını istediği son şey bile bu olamazdı. Levent hala kendisini görmemişken buradan kaçmanın bir yolunu bulmak zorundaydı. Görüş alanına girmeden, her şey için çok geç olmadan...

Hiç hesapta olmayan durum karşısında lavabonun olduğu kısma baktı.

"Ali... Biricik..."

Ali aylar sonra halasını görmüş olmanın verdiği şaşkınlıkla Selin'i duymamıştı bile. Elini hala tutarken ilk adımını attığında daha kararlı bir şekilde kendisine seslendiğini duydu.

"Ali, ben Biricik'e bakayım. Sen git..."

Olumsuz bir şey söylemedi, ama onaylamadı da... Selin koşarak giderken sadece bir süre arkasından baktı ve hemen kendisini toparlayarak halasına doğru bir adım daha attı.

Şaşkındı... Babası öldüğünde bile gelmemiş olan halasını uzun zaman sonra Türkiye'ye getiren nedeni merak etmediğini söylese bu kocaman bir yalandan ibaret olurdu. İyice yanlarına yaklaşıp artık görüş alanlarına girdiklerini düşündüğünde sesli ama kibar bir şekilde öksürdü.

"Rana hala..."

Sadece şok olmuş bir ifade ile kendisine bakıyordu... Yüzü onu kolay kolay ele vermezdi, Ali bunu biliyordu. Halası fazla mimik kullanan ya da hislerini hemen belli edebilen bir insan değildi. Ama yine de şu an, şu tabloda şaşırmadığını düşündüren bir şey yaşamamıştı.

Elini boynuna götürüp çaresiz bir şekilde "Ali..." diye mırıldandığında hızla ayağa kalkıp yanında oturan Levent'e baktı. Susmasını dilercesine...

"Ne zaman geldin?"

Ona sarılmadı, ya da öpmeye bile kalkışmadı. Sadece merak ediyordu, yalnız olduğunu babasının ölümünden sonra kimsesi kalmadığını bildiği ve İstanbul'a geldiği halde neden kendisinin yanına gelmemişti.

"Yeni... Bugün..."

Ali ima ile kaşlarını kaldırıp masadaki adama baktı, bir yerlerden tanık gelen bir havası olduğunu inkar edecek değildi. Gözlerini kaçırıp anlıyormuş gibi başını salladığında da pek bir şey anladığı söylenemezdi.

"Oturmaz mısın?"

Samimi bir davet değildi bu, gözleri oturmamasını haykırırken Ali buna prim verecek değildi. Az önce kalktıkları masaya baktı, boştu. Bu yine de kendisini frenlemiyordu.

"Yalnız değilim..."

Rana pantolonunun içine muntazam bir şekilde soktuğu gömleğini düzeltti sanki bozulmuş gibi, alakasız ve anlamsız davranıyordu. Neden bu kadar paniklemişti?

"Anlıyorum..."

Bu kadar mıydı yani? Hayatta kalan neredeyse tek akrabası oydu ve bu kadar mı konuşabiliyorlardı? Yalnızlığını düşündü, Selin hayatına girdiğinden beri bu sadece düşünmeyi ertelediği bir konuydu. Ama bir gün yapayalnız kalacağını biliyordu, o günler çok uzağında değildi bunu da biliyordu. Yine de bu düşüncenin şu an modunu düşürmesine izin vermeyerek kafasını hafif hareketlerle sağa sola salladı.

ASLAN ve CEYLAN #Alsel#Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin