Meğer...

6.2K 408 126
                                    

Ah neden korktun?
Ah neden korktun?
Bir uyandım ki artık yoktun,
Uzanıp eşsiz hatırandan öptüm

Meğer nasıl da acı
Nasıl da gece
Kanatmışım yaranı sevdikçe...  

                                                           ASLAN ve CEYLAN

                                                                   BÖLÜM 4

Bugün uzun zaman sonra yapmadığı bir şey yaptı, ayık olmak istiyordu. Düşünmeye ihtiyacı vardı... Elindeki kadehi kararlı bir tavırla masaya bırakıp yatağına doğru ilerledi. Aklı karışmıştı, zaten son zamanlarda karışık olmasını bir türlü önleyemediği zihni düşünmekten yorulmuş bir şekilde sinyal verirken iki elini kafasına yerleştirip saçlarını karıştırdı.

Neden daha fazlası varmış gibi hissettiğine anlam veremiyordu, belki de sadece tesadüftü? Ama o tarihi nasıl bilebilirdi ki? Aklı almıyordu, bir yerde mantığı tıkanıyordu.

Ayakkabılarını çıkarma gereksinimi bile duymadan kendisini sırt üstü yatağa attığında gözlerini tavana sabitledi, ne yapması gerektiğini bilmiyordu. Belki de onun da istediği buydu? Bocalamasını istiyordu, ne yazık ki başarmıştı!

Ali sinirle gözlerini yumduğunda uyumaya çalıştı, içmeden uyuyamıyordu ki... Ayık olmak ona işkence etmekten başka hiçbir işe yaramıyordu. Uyuşmaya ihtiyacı vardı. Kendisine daha fazla karşı koyamayacağını fark ettiğinde az önce masaya bıraktığı kadehe doğru yöneldi ve bir dikişte bitirdi. Hala alışamadığı acı tat boğazından aşağı süzülürken iğrenmiş gibi yüzünü buruşturdu.

"Ne yapmaya çalışıyorsun koca gözlü kız?"

Biten bardağı doldururken hala kendi kendine söyleniyordu, onu da diğeri gibi kafasına diktiğinde artık daha iyi hissettiğini fark etti. Uyuyabilirdi...

Yatağa tekrar uzanıp yan dönerek dizlerini kendisine çektiğinde en rahat uyku pozisyonunu aldı. Bir şeyleri zamana bırakmaya karar vermişti. Zaman ne gösterecekti onu bilemiyordu ama içinde iyi hisler yoktu. Gözlerini kapatıp onu düşünmemeye çalıştı, ama bunu yapmak uyuşmadan uyumaktan bile daha zordu... O günü düşündü, o günü hissetmeye başladı ve aklına gelenlerle zaten ne yapacağını bilmediği durum iyice kördüğüm olmaya başlamıştı.

"İyi misin?"

Gözlerini aralayacak gücü kendisinde bulamıyordu, bedeni felç falan mı geçiriyordu? Ali kulaklarında yankılanan sese odaklandığında, sesin sahibinin saçlarını okşadığını fark etti.

"Su içmen lazım."

Dudaklarına dayanan şişeyi hissetti, ona yardımcı bile olamıyordu. Beyni komutları algılamıyormuş gibi dudaklarını oynatmayı reddettiğinde suyun boynundan aşağı süzüldüğünü fark etti.

Az önce saçlarını okşayan el bu sefer de boynuna süzülen suları siliyordu.

"Anne..."

Sesi kendisine bile yabancıydı, tanıyamıyordu. Şu an bu ortamda tanıdık gelen hiçbir şey yoktu. Sadece koku... Kafasının kaldırıldığını hissetti, gözlerini hala aralamaya gücü yoktu, denedi. Yılmadan denedi...

Yanındaki kimdi? Kafası onun sıcak göğsüne yaslandığında gözlerini az da olsa aralayabilmişti. Yüzünü göremiyordu ama uzun siyah saçları... Annesi değildi.

"Şşşttt geçti, buradayım. Yanında..."

Hiçbir şeyin geçtiği falan yoktu, Ali bunun bilinciyle tekrar gözlerini kapattığında hali yokmuş gibi kollarına biraz daha yığıldı.

ASLAN ve CEYLAN #Alsel#Where stories live. Discover now