Özür Dileme!

3.4K 247 237
                                    

Geri dön geri dön, ne olur geri dön
Uzanıp tutuver elimi bir gün
Utanır diyemem ne olur geri dön

Ah olur da bir gün sen de özlersen
Olur da bir gün sen de gözlerimle buluşmayı istersen

Uzanıp tutuver elimi bir gün
Utanır diyemem ne olur geri dön...

ASLAN VE CEYLAN

BÖLÜM 49

"Geldim. Sizi evimize götürmeye geldim. Ait olduğunuz yere..."

Selin alayla baktı suratına, bu muydu yani? Bu kadar pişkince konuşabilmesi kanını donduruyordu. Bu öylesine kolay çözülebilecek bir sorun muydu ona göre? Güveninin sarsıldığını anlayamıyor muydu?

"Bizi eve götüreceksin öyle mi?"

Üzerini örtme ya da kendisini gizleme gereksinimi bile duymuyordu, değişik bir titreme yaşarken inanamıyormuş gibi salladı başını, gözlerini kaçırıp tekrar Gurur'a sabitlediğinde seslendi oğluna.

'Baban geldi böğürtlen bak... Sus artık yalvarırım, ağlama gücüm kalmadı.'

Ali Selin'in ağlayan bebeğe kayan ilgisinden faydalanıp birkaç adım daha yaklaştı onlara. Elini uzatsa dokunabilirdi karısına, oğluna... Yüzü yoktu, ters tepmesini istemiyordu. Sadece başını onaylarcasına sallamakla yetindi.

"Bilmeliydim... Melek'in senden yana duracağını bilmeliydim."

Gurur'u çevirip tekrar göğüslerine doğru yasladı belki babasını görürse... Düşündüğü şeyi fark edip sinirle ofladı, ikisi de onsuz olmaya alışmalıydı artık. Bunun dönüşü yoktu. Bu yolun sonu bu sefer belliydi.

"Ona kızma, çok direttim."

Melek'in bunu yapacağını bilmiyor muydu sahiden? Kendisine de yalan söylemeye devam mı edecekti? Geçen iki gün içinde gözü pencerede kulağı kapıda yaşamamış mıydı? Ali'nin geleceğini, bir şekilde kendilerini bulacağını tahmin etmemiş miydi? Kendisini gerçekleştiren bir kehaneti yaşıyor olması şimdi neden ilginç geliyordu ki?

Düşüncelerinden sıyrılıp Ali'nin kendilerine iyice yaklaşmış olmasını göz ardı ederek tekrar göğüs ucunu dudaklarının arasına alan oğluna baktı yalvarırcasına, ama Gurur artık ağlamak yerine kriz geçirmeye çok yaklaşmış bir şekilde çığlıklar atmaya devam ediyordu. Bu kadarı ilk kez oluyordu. Alışmıştı ağlamalarına ama... Sanki bir sıkıntısı varmış, bir yeri acıyormuş gibi feryat etmesi kendisini yetersiz hissetmesine neden oluyor, panikleme dürtüsünü kamçılıyordu.

"Neden ağlıyor?"

Yükselen her sesinde kalbinin parçalara ayrıldığını hissetti, onu böylesine ağlarken görmek Selin'in çaresizliğini iliklerine kadar fark edebilmek işe yaramadığını düşündürtüyordu. Selin'in dolan bakışlarını kendisine doğru kaldırdığını gördü, yorgun görünüyordu. Tükenmiş...

"Ememiyor... Aç."

Ali Selin'in son derece sakin ve bıkmış bir ses tonu ile yaptığı açıklama karşısında duraksadı, bir cevap beklemiyordu. Ya da terslenmeyi bekliyordu. İkisini de yapmadığına göre sahiden kötü hissediyor olmalıydı. Çabalamamıştı bile... Daha farklı bir sürü tutuma kendisini bu denli hazırlamışken bir adım daha yaklaşıp gülümsemeye çalıştı.

"Hiç babasına benzememiş."

Yanlış zamanda yanlış kelimeler... 'Babası' kelimesinden sonra Selin'in hızla havaya kalkan tek kaşını ve sertleşen ifadesini gördüğünde başını öne eğerek gözlerini kaçırdı.

ASLAN ve CEYLAN #Alsel#Where stories live. Discover now