Vasiyet

5K 407 236
                                    


Bunalmadım, bulanmadım

Yoksa orman misali yanar mıydım?

Aşktan ölmeseydim, aşka doğmasaydım

Kendimi masallara adar mıydım?

ASLAN VE CEYLAN

BÖLÜM 9

Elindeki viski kadehini tek içişte bitirdikten sonra bardağı çevirip masada onunla oynamaya başladı. Tuhaf hissediyordu, mutlu muydu bilemiyordu. Ya da mutsuz muydu? Belki de hiç mutlu olmamıştı...

Kafası fazla dalgındı, bunun sebebi içmeyi hiç bırakmamış olması da olabilirdi, onu da bilmiyordu. Devrilmemek için derin bir nefes alıp konsantrasyonunu topladıktan sonra ayağa kalkmaya yeltendiğinde kendi haline kahkaha atmadan edemedi. Bir eli ile masanın köşesinden tutunurken diğeri ile kendisine sakin ol ikazları yapıyordu ama gülmemeyi bir türlü başaramıyordu.

Biraz sonra hayatın belki de en ilginç anını yaşayacaktı. Haluk Mertoğlu adına düzenlenen cenaze töreninde tek çocuğu olarak konuşma yapması isteniyordu. Oldukça gülünç değil miydi?

İnsanlar onu ne kadar sevdiğini ya da ölümünden sonra ne kadar kötü hissettiğini duymayı beklerken, gerçeklere ne kadar hazırdı? Bunu önemsemedi, artık hiçbir şey umurunda değildi. Saçma sapan insanların da ölen babasının da keyfini kaçırmasına izin veremezdi. Son kez ayakta durmak için çabaladığında kapıya yöneldi, zaman daralmıştı ve kendisi gitmeden parti başlayamazdı öyle değil mi?

Kapıda kendisini bekleyen şoförü ile hiç konuşmadan açılan kapıdan içeri girdiğinde evine baktı, bir gün bile mutlu olamadığı eve... Her gece kaçıp dallarının arasına sığınıp ağladığı ağaçlara, ağladığı belli olmasın diye kışın bile girdiği havuza... Çocukluğu ölmüştü bu evde, belki de gençliği de... Ama kimse onun ölen çocukluğu için tören yapmamıştı mesela. Ali adalet aramayı çoktan bıraktığı olaylara tepkisiz kalmaya devam etmek adına başını pencereye yasladı ve sızıp sızmaması umurunda bile olmadan gözlerini kapattı.

***

Selin simsiyah elbisesini giyip son kez kendisine baktı aynada. Her şey karmakarışık olmuştu. Ölmeden önce söyledikleri bir türlü kulaklarından gitmezken artık Ali'ye yaklaşabilecek olmasının kocaman bir mucize olduğunu da çok net biliyordu. Bir daha ona asla güvenmeyecekti. Selin onu koruması için güvenini kazanmasına ihtiyacının olmadığını biliyordu, daha önce de korumuştu... O gün... Ali'nin hiçbir şey hatırlamadığını düşünüp kendisini daha çok çıkmaza sokmayı reddederek siyah gözlüğünü saçlarına yerleştirip evden çıkmak üzere anahtarına uzandı.

Bugün onu yalnız bırakamazdı, söylediklerinin hepsini çok net duymuş hatta çoğuna kırılmış olsa da Ali'nin acı ile onları düşündüğüne kendisini ikna etmek daha çok işine geliyordu. Derin bir nefes alıp evden çıktığında zaman kaybetmeden arabasına yöneldi.

***

Yüzüne dökülen soğuk suyu hissetse de gözlerini açamıyordu. Başında bir sürü insan konuşuyordu ve bu fazla dikkat dağıtıcı bir durumdu.

"Ali bey... Uyanın, konuşma yapmanız için herkes sizi bekliyor..."

Kafasını çevirmeye çalışıp uyumaya devam edeceği sırada birisinin hırsla omzunu çekiştirdiğini hissetti.

"Kuzen uyan hadi..."

Ali bu sesi tanıyordu, uzun zaman olmuştu hatta. Kendisini zorlayıp gözlerini aralamaya çalıştığında Savaş'ın hemen yanında durduğunu gördü.

"Ooo kimler gelmiş..."

Savaş kolundan tutup kalkması için sarsmaya devam ederken midesinin iyi olmadığını hissetti. Hemen yan tarafına eğilip iki gündür alkolden başka bir şey girmediği midesini boşalttığında Savaş'ın acıyan gözlerle hala kendisine baktığını görmek işini kolaylaştırmıyordu.

ASLAN ve CEYLAN #Alsel#Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin