ZH\13🍀

32.7K 1.9K 137
                                    

"Hiç ölmeyecekmiş gibi dünyaya; yarın ölecekmiş gibi ahirete çalış". Hz. Muhammed (sav)

Şuan bu duyduklarıma mı şaşırayım yoksa söyleyene mi? Bence her ikisine de. Çünkü söyleyende söylenilende oldukça şaşırtıcı. Ne yapacağımı bilemez bir durumda öylece dikiliyordum. Ne cevap vereceğimi bile bilmiyorum. Tamam Mihrima şimdi sakince düşün. Ne yapman gerek?

Aklıma bir çözüm yolu geldi o da şuan Firdevs ablanın buraya gelip bu duruma son vermesi. Evet söylediklerini düşünecektim hem de en derin ayrıntısına kadar fakat şimdi burada değil.

Başımı kaldırdım ve son durumumuza baktım. İlk durumdan hiçbir farkımız yoktu. Maalesef ki Mihrima bir cevap vermelisin. Şimdi, şuan da düşünmem gerekti bu söylediklerini.

Evet benden bir özür dilemişti. Ve bu özrü dileyen bir Melih'ti! Hayır yani insan özür dilemek için kişiyi ayağına mı çağırır? Şimdi düşününce bu Melih için evet. Ne yapsam şimdi? 'Bence affet Mihrima' diyordu bir tarafım. ' saçmalama! O kadar şeyin üstüne bu da yetmezmiş gibi seni ayağına çağırıp özür diliyor. Böyle kolay kolay affolunmaz.' diyordu diğer tarafım da. Ama ben nefsimi değil de kendimi dinleyecektim. Hz Ali (r.a.) ne buyurmuş: Kötülük edeni sen iyilik ederek cezalandır. Ben doğru yoldan gidecektim. Onun yaptığı hataya düşmeyecektim.

Evet şimdi karar vermiştim. Peki bu kararı nasıl açıklayacaktım?

Tamam affettim.

Önemli değil

Her insan hata yapar

Ah Allah'ım ben ne yapacağım? Hafifçe öksürdüm ve o hariç her tarafı gözümle bir taradım. Tamam Mihrima söyle ve kurtul.

" Affetmek Allah'a mahsustur. Biz bu fani dünyada misafir olan birer insanlarız. Eğer karşımızdaki yaptığı hatayı anlamışsa o kişiyi geri çevirmek mümin bir insanın yapacağı bir iş değil. Merak etmeyin ben sizin yaptığınızı yapmayacağım. Yaptığınıza karşılık iyilikle cevap vereceğim. O gün söylediklerinizi de unuttum."

Dedim ve nefesimi dışa verdim. Sahi bu sözler benden mi çıkmıştı? Demek ki düşünüp tasarlamaktansa doğaçlama yapıp içindekilerini söylemek daha iyiymiş. Peki gerçekten unuttum mu? O gün söylediklerini, beni kovduğunu, bana bağırdığını unuttum mu? Bunun cevabı bence koca bir HAYIR.

Unutmak ne kelime resmen o gün beynimde kendine bir yer açtı. Ve bu yerin ismi İLK'ti. Bir erkeğin bana bağırması, bana sinirlenmesi ve benim bu olayı nedense hiç unutamam bir ilkti.

Gecenin karanlığı hakimdi etrafta. Bir tek bu karanlığı aralayan ay vardı. O da ne şans ki bu gece de bizi aydınlatabiliyordu. Böyle sabaha kadar bekleyemeyeceğimize göre birimizin artık buradan gitmesi gerekiyor. Herhâlde bu da ben.

Adımlarımı harektlendirdim ve bu duruma son vermeye çalıştım. Çalıştım çünkü Melih'in konuşması beni tekrar eski konumuma getirdi. Beyefendi(!) sonunda konuşabildi.

"İşine geri dön." Dedi soğuk ve yine sert olan sesiyle. Hayır yani bu adam emir kipiyle konuşmayı ne de çok seviyor. Acaba ortaokulda buna sadece emir kipini mi öğrettiler?
Ben ve yine saçmalamalarım. Şimdi odaklanmam gereken cümlenin kuruluşu değil de cümlenin anlamı.

İşine geri dön. Ne diyeceğimi şaşırmıştım şuan. Bana ve benim düşüncelerime kalsa dönmek ne kelime bu kapıdan bir daha geçmem. Fakat işin içine başkası girince ve hele de bu benim kuzenim olunca işler değişiyor. Kovulduğum zaman kendimden çok onu düşünmüştüm.

ZORAKİ HİZMETÇİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin