ZH/31🍀

22.7K 1.7K 720
                                    

Sınır/ +500 vote ve +500 yorum

Medyaya da ZH'nin tanıtım videosunu koyuyorum. Yeni değil sadece izlemeyenler için<3





Düşünce; insanı hayata küstüren ve aynı zamanda beyni istila eden tek şey. Ya da belki de benim için öyle. İnsan düşündükçe soyutlanıyor çünkü, düşündükçe dalıyor ve daldıkça yok oluyor. İnsan aslında düşündükçe hipnoz olduğunun farkına varmıyor. Hipnoz; ruhu uyutup, bedeni canlı tutarken düşünce de beyni bir hipnoza dönüştürüyor. Ruhu uyutmuyor lakin beynin işlevini unutturuyor. O akla takılan düşünce beyni o kadar iyi kemiriyor ki artık yavaş yavaş diğer hücrelerininde yokluğunu hissediyorsun. İşte hissettiğin an, aslında bitiyorsun.

Yere bağdaş kurmuş, önüme de gerbera çiçeğini almıştım. Bugün beynime misafir olan ve görünen o ki bir müddet daha kalacak olan şey 'bay/bayan kim?' sorusuydu. Bozuk plak gibi ya da gece rüyasında gördüğü şeyi sayıklayan bir insan gibi habire aynı şeyi tekrarlıyordum.

Kim, kim, kim?

Aklıma gelen kişiyle her ne kadar 'o eminim' demek istesemde yapamıyordum işte. Hem not kağıdında 'keşke beni de bu çiçek gibi sevsen' yazıyordu. İyi de o beni sevmiyor ki!

"Aff Allah'ım kafayı yiyeceğim!" Diyerek çiçeği sehpaya koyup ayağa kalktım. Yok öğrenecektim, öğrenmeliydim!

Aklıma gelen fakat nasıl yapacağımı düşündüğüm şeyle telefonumu elime aldım. Şimdi sırası değil Mihrima, utanmanın hiç sırası değil!

Ece'nin numarasının üzerine dokunarak çalan ahizeyi kulağıma götürdüm.

"Alo?" Diye yorgun bir ses kulaklarıma ilişmişti.

"Alo Ece, nasılsın?"

"İyiyim n'olsun işte. Biraz dinleniyordum." Hadi Mihrima, fazla zamanın yok!

"Melek oraya geldi mi?"

"Aa... evet onlar da biraz evvel geldiler." Şimdi sırası!

"Ece, telefonu Melek'e götürü müsün?" Diye bir istekte bulundum.

"Götüreyim de n'oldu bir sorun mu var?" Ece'ye şimdi anlatamazdım. En azından o kadar zamanım yoktu.

"Yok bir sorun sadece bir şey soracaktım." Umarım şüphelenmez, umarım.

"Tamam, bekle bir dakika." Dedi ve ses kesildi. Anlaşılan şimdi telefonu Melek'e götürüyordu.

Ellerim ağzımda yaklaşık bir dakikanın sonunda telefondan hışırtılar geliyordu.

"Alo?" Diye ince bir ses kulağıma iliştiğinde gülümsemiştim.

"Alo Melek, nasılsın canım?"

"İyiyim Mihrima, sen?" Sesi oldukça neşeliydi fakat biraz tereddüt barındırıyor diyebilirdim.

"İyiyim canım, şey Ece odadan çıktı mı?" İşimi garantiye almalıydım.

"E-evet çıktı." Şimdi!

"Dinle Melek, sana şimdi bir şey soracağım tamam mı?"

"Ta-tamam." Bu kızın nesi vardı böyle? Bunu es geçerek soracağım soruya odaklandım.

"Sen gittikten sonra eve bir çiçek gelmiş ve tahmin et ne tür bir çiçek?" Onun tahmin etmesine izin vermeden tekrar konuştum.

ZORAKİ HİZMETÇİWhere stories live. Discover now