ZH/40🍀

21.2K 1.2K 200
                                    

Şu an aramızda şeytan üçgeni gibi bir şey oluşmuştu. Ben Melih'e, Melih Sait'e, Sait'te bana bakıyordu. Tabii bir de Ece vardı. Sessizlik. Dakikalardır bizi yalnız bırakmıyordu. Öyle kurulmuştu ki hiçbirimiz kalk git diyemiyorduk.

"Bu romantik ortamı böldüğüm için üzgünüm ama birisi bana olanları en ince ayrıntısıyla anlatabilir mi? " Vücudumun üçte ikisinin domatese döndüğüne emindim. Ah Ece iyi ki bir şey yap demiştik!

"Öyle bir şey yoktu Sait. Şimdi sırası değil, seninle konuşalım." Haklıydı. Öyle romantik olacak bir ortam yoktu ki. Sadece evet dedim ve o da buna gülümsedi o kadar.

"Demek sen bu yüzden beni oyalıyordun maviş." Bu kez Ece'ye dönerek söylediğinde Ece'nin de benden farkı olmadığını görmüştüm. Birisi beni burdan ışınlayabilir mi?

"Yok yani ne münasebet. Ben sadece..." ah Ece ah de hadi bir şeyler de, susma. Cevap alınmıştı. Sait bu duruma daha da çok gülümsemişti.

"Ah benim annemi aramam gerek, merak etmiştir şimdi. " dedikten sonra hızlıca oradan ayrılmıştım. İçeriye girdiğimde henüz alandan uzaklaşmamıştım. Kendimi şimdilik kurtarmıştım tabii. Ece beni şimdi gebertecekti çünkü. İlk önce annemi aramayı ön plana atarak telefondan anneme dokunup ahizeyi kulağıma götürmüştüm.

Telefon çaldı, çaldı, çaldı. Fakat açan olmadı. Sonra döneceğini varsayaraK kapatıp cebime koydum. Sesleri duyduğumda o tarafa yöneldim ve perdeyi hafif aralayıp bıraktığım kişilere baktım. Melih hiç umursamadan bahçeden çıkıp gitmişti. Bu saatte nereye gitmişti?

Sait ise, Melih'in arkasından biraz daha baktıktan sonra Ece'ye dönmüştü.

"Dur bakalım orda Ece Hanım(!)." Ece de tam içeri girerken yakalanmıştı.

"E-efendim Sait Bey." Bu kız tam ben gibiydi. Tıpkı ilk zamanlar benim kekelemelerim gibi o da kekeliyordu.

"Demek beni oyalamaya çalıştın."

"Hayır, öyle değil. Yani yok öyle bir şey." İyice kırmızıya dönmüştü. Bu kız böyle miydi?

"Durum hiçte öyle göstermiyor ama." Ece'ye doğru ilerlemişti.

"Durum da hiçbir şey yok."

"Öyle mi dersin. Şöyle düşün o zaman. Diyelim ben sana burda evlenme teklifi ettim ve sende sevinçle evet dedin. Yukarı da ise Melih'i Mihrima oyalıyor, ama Melih beni gördüğünde bunu bana karşı kullanabilir ve bunu Mihrima engelliyor. Sence de Melih, Mihrima'ya sinirlenmez mi?"

Dediklerine ben de Ece de put kesilmiştik. Aslında dedikleri düşünülür nitelikteydi ama bir insan neden böyle bir şeyi kullanmak ister ki. Saçma, olmaması gereken bir şey bu. İster mutlu anında ister hüzünlü anında.

"Siz niye bana evlenme teklifi ediyorsunuz Allah Allah. Hem ben niye kabul ediyormuşum. Öyle bir şey düşünemem." Diye hızlı ve heyecanla konuşmuştu. Ah benim deli kuzenim. Onun anlatmak istediğiyle alakası olmayan bir yere ne diye dikkat edersin.

"Sahi Ece senin takıldığın nokta benim sana evlenme teklifi etmem mi oldu? Odaklanman gereken yer burası değildi hâlbuki."

Ece sanki yavaş yavaş kavrıyormuş gibi gözlerini usulca kıstı.

"Olsun, sonuçta burayı da dediniz."
Sait gülümsemişti.

ZORAKİ HİZMETÇİOpowieści tętniące życiem. Odkryj je teraz