ZH\26🍀

27.7K 1.9K 404
                                    

Arkadaşlar bölüme size bir tavsiye de  bulunarak başlıyorum. virginiakahlo  nun yazdığı Papatyalar Karanlıkta Büyür adlı kitabı şiddetle okumanızı tavsiye ediyorum. Üslubu ve yazım şekilleriyle harika bir kitap. Yazarında tatlılığını es geçmemek lazım:)


Güneşin gözlerimi istila etmesi sonucu uyanmıştım. Aslında daha önceden uyanmıştım fakat gözlerim kapalı yatakta yatıyordum. Biraz yorgundum çünkü.

Üzerimi giyindikten sonra Odadan dışarıya çıktım. Etrafta sessizlik vardı. Anlaşılan Ece uyanmamıştı. Çünkü bizim Ece uyandığında çıkarmadığı ses yoktu. Koşar adım aşağıya inip mutfağa geçtim. Mutfağa girer girmez masa dikkatimi çekmişti. Masanın üzerinde kahvaltılıklar vardı. Bu da demek oluyordu ki Ece önceden kalkıp evden çıkmıştı. Ah Ece yine kurtulmuştu! Elbet geleceksin Ece.

Çayı tekrar ısıtıp Ece'nin kurduğu sofraya oturdum. Besmelemi çekerek ve bugün ne yapsam diye düşünerek kahvaltımı etmeye başladım.

~~

Mutfaktaki işimi bitirdikten sonra salona geçerek koltuğa kuruldum. Evet Mihrima bugün ne yapacaksın bakalım? Hayali listemi çıkartıp yapabileceklerime tek tek baktım. Sorun şuydu ki listede hiçbir şey yoktu. Sahi ne yapacaktım şimdi ben?

O sıra çalan kapıyla bir anlık düşüncelerimden uzaklaştım. Kimdi acaba? Ayağa kalkarak başıma bir tülbent üzerime de uzun hırkamı giyindim. Kapıyı açtığımda gördüğüm kişiyle dudaklarımı tebessüm hâline getirdim. Gelen kişi bu mahallede oturan orta yaşlı bir ablaydı.

"Hayırlı sabahlar kızım."

"Sizede hayırlı sabahlar."

Kadın oldukça samimi ve güleçti. Kızıl saçları omuzlarına dökülüyordu, üzerine giyindiği midi boy siyah elbise boyunu olduğundan biraz daha kısa gösteriyordu.

"Sabah Ece'yi çıkarken gördüm. Şey diyecektim, şu karşı komşuda bugün günümüz var, senin evde tek olduğunu bilerekten geldim. Sıkılma diye seni de çağırayım dedim. İstersen evde yalnız oturma. Biraz zaman geçirmiş olursun, biraz da mahalledekilerle kaynaşırsın."

Dedi ve o samimi gülümsemesine kaldığı yerden devam etti. Şimdi cevap sırası bendeydi fakat şu an sessizleri oynuyordum. Daha doğrusu düşünen sessizleri.

Gitmek ve gitmemek arasında mekik dokuyordum. Gitmememin sebebi utancımdandı. Tanımadığım bir kalabalığa girdiğimde gözler bana çevrildi mi utanmaya başlıyordum. Her ne kadar normal gibi gözükse de bunu yaşamaktan nefret ediyordum. Diğer taraftan da gitmek istiyordum. Hem zaten bir şeyler yapmak istiyordum, hem de karşımdaki güleç bayanında dediği gibi mahalledekilerle tanışmış olurdum. Ece her ne kadar onları tanısada buraya geldim geleli hiç kimseyle tanışmamıştım.

"Ah tanışmadık biz daha. Adım Begüm kızım. Begüm abla diye hitap edebilirsin. Ya da sen nasıl istersen."

"Tanıştığıma memnun oldum Begüm abla. Ben de Mihrima."

Tekrar gülümsemişti.

"Şey Begüm abla geleyim gelmesine de acaba... Birlikte gitsek olur mu?"

Evet gitmeye karar vermiştim lâkin tek başıma değil. Çünkü ben... Daha doğrusu utanan ben tek başıma oraya gidemezdim.

"Tabii ki. O zaman iki saat sonra tekrar gelirim. " dedi ve gülümseyerek kapıdan ayrıldı. Sevmiştim, ki Ece'nin anlattığıyla bu mahalledeki insanlar hep sevimliydi ve güler yüzlüydü.

ZORAKİ HİZMETÇİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin