ZH/48🍀

10.3K 698 45
                                    

Sevdiğimiz birçok şeyden vazgeçebilirdik. Birçok şeyi ardımızda bırakabilirdik. Bunu bazen gerçekten yapabilmeliydik. Ama bazen de zorunda bırakılırdık. Bazı nedenlerden ötürü zorunlu vazgeçiş yapardık. Bu kez içimdeki sıkıntının adı neydi peki?

Ne oluyordu?

Benim neden hiçbir şeyden haberim yoktu?

Yaklaşık bir saattir telefonla elimde oturuyordum. Onu aramak istiyordum. Onu aramamak için kendimi zor tutuyordum ama hayır bunu yapmayacaktım. Araması gereken birisi varsa o da Melih'ti. Bana açıklaması gereken kişi oydu. Ondan bu atağı bekliyordum.

"Kızım ne yapıyorsun orada?" Annemin sesiyle gözümü pencereden çekmiştim. Akli dengesi yerinde olmayan biri gibi davranıyordum şu an. Gözlerim tek bir yere sabitlenmiş ve oradan bir tık dahi ayrılmamıştı.

Kendine gel Mihrima, daha ortada bir şey yok!

"Hiç öylesine dışarıyı seyrediyordum anne." Kaşları çatıldı.

"Sen iyi misin? Yüzün soluk görünüyor." Ah anne bir kere de anlamasan ne olur!

"Yok annecim merak etme gayet iyiyim. Hatta çok iyiyim. " dedim ve ayaklanıp annemin yanağından öptüm. Daha fazla bir şey anlamasın diye derhâl odama geçmiştim.

Bana seslenmediğine göre o da üstelemişti. Zaten şu an açıklayacak durumda değildim. Daha doğrusu ortada açıklayabileceğim somut bir olay bile yoktu. Hep kendi kurgularımdı şu an. Ve umarım sadece içimde büyüttüğüm bir kurgudan ibarettir bunlar.

"Daha bu aramak için neyi bekliyor Allah aşkına!" Sabır denilen şey bende oldukça azdı ve az olan şey de artık tükenme durumuna gelmişti.

Gerçekten bu çocuk beni çıldırtmak mı istiyordu?!

Bunu derdi neydi de beni hâlâ aramamıştı?

"Sakin ol Mihrima ve derin bir nefes al. Bunlar sadece senin kurguların eminim ortada öyle önemli bir şey yok." Kendimi artık sesli düşüncelerle avutmaya çalışıyordum.

Gerçekten kendimi sadece avutuyor muydum?

Çalan telefonun sesi odayı doldurunca yerimden sıçramıştım. Beni gören eminim akli sorunları var derdi. Bundan hiç şüphem yoktu.

Ekrana bakınca arayanın Melih olduğunu görmüştüm.

"Sonunda" diyerek parmağımı açmak için dokundurdum.

"Ya da biraz daha çalsın." Sonuçta ben sabahtan beri bu anı bekliyordum. Birkaç saniye daha bekleyebilirdim değil mi?

"Alo" sesimi gayet stabil tutmaya çalıştım fakat istemsizce tripli çıkmıştı.

"Mihrima.."

"Evet " dedim direkt onun konuşmasına izin vermeden. Ama şu an gerçekten saçmalıyordum. Daha ortada zerre bir şey yoktu.

"Yani efendim." Cümlemi bir şekilde toparlamaya çalıştım.

"Sen iyi misin?" Ah bugün bu soru beni artık çileden çıkartacaktı.

"Gayet iyiyim Melih." Dedim üstüne basa basa.

"Tamam bir şey demedim. Sadece iyi olup olmadığını merak etmiştim." Trip atma sırası Melih'teydi alaşılan.

"Sadece bunu sormak için mi aramıştın?" Ah Mihrima şu çeneni bir kapat. Birkaç saniye ses gelmedi.

Yoksa kırılmış mıydı?

ZORAKİ HİZMETÇİWhere stories live. Discover now