ZH/30🍀

25.3K 1.8K 406
                                    

Arkadaşlar bu bölümü; @Ikizcika_hfza ve @ckltmmm ye ithaf ediyorum. Sınırı geçmek için o kadar çabaladılar ki. Onların bu sevgisine karşın böyle bir şey yapmak istedim. Bunun yanında tabii ki hepinize teşekkür ediyorum. O güzel yorum yazan parmaklarınız dert görmesin<3

İyi okumalar

Duymak ve anlamak... bunlar aslında çok benzer iki kavram gibi görünürler fakat birbirlerinden oldukça bağımsızdırlar. Sadece birlikte yapılabilecek şeylerdir o kadar. Fakat ikisi aynı şey değildir.

Her duyduğunu anlayamaz insan çünkü. Duymak eylemini kulakla yaparken bunu beyine ileten damarlar anlamak eylemini gerçekleştirir. Eğer duyulan şey beyine iletiliyorsa anlarsın fakat kulakta kalıyorsa işte o zaman sadece duyarsın.

Ben, anlamak eylemini değilde duymak eylemini gerçekleştiriyordum şu an. Beynime giden damarlar tıkanmıştı anlaşılan. Az önce Melih'in söylediklerini gayet net bir şekilde duymuştum fakat ne demek istediğini, hangi duygulardan bahsettiğini anlayamamıştım. Henüz.

Anlamak için sormak lazımdı ve ben şu an hiç yapmadığım bir şey yaparak ona ne demek istediğini soracaktım. Evet, bunu yapacaktım.

"İlginç bir benzetme." Diyerek sessizliği Melih'in yanından hasetli gözlerle uzaklaştırdım. Duvara yasladığı başını kaldırarak bana baktı. Ben diğer tarafın duvarında oturuyordum. Birbirimize en uzak mesafedeydik. Göz göze gelmemiz oldukça olanaksızdı. Demir parmaklıklar bunu gayette iyi engelliyordu.

"Tıpkı bir maske gibi. Dışı başka, içi bambaşka. Dışı komik görünürken içi oldukça buruk ve kötü. Şu an duygularımı tanımlayan en iyi benzetme." Dedi ve tekrar sadece duymamı sağladı. Yani yine anlamamıştım.

"Peki neden? Yani bunun sebebi ne?" İlk baştan beri beni ortaya itekleyen soruyu sonunda sorabilmiştim.

"Sebep öyle mi?" Diyerek ortamı sessizliğe boğacak bir şekilde hafifçe güldü.

"Bilmem dersem... yalan söylemiş olurum değil mi?" Dedi ve tekrar topu bana attı.  Ah Melih an-la-mı-yo-rum.

"Neyi kasdettiğini anlamıyorum." Susmayacaktım, anlayana kadar benden beklenmeyen bir şekilde konuşacaktım. Bunun pişmanlığını daha sonra çekerim ama şimdi sessizliği kapı dışarı yapıp gürültüyü ortaya atma zamanı!

"Sence de her şey oldukça açık değil mi? " sustu ve sanki yeni bir şeyler demek için tekrar konuşmaya hazırlanıyordu.

"Mihrima? Sen hiç sevdin mi?" İlk kez Melih'in dediği bir şeyi anlamak istememiştim. Hem anlamak istememiş hemde duymak istememiştim. Ne cevap verecektim şimdi? Ben bu zamana kadar sevmemiştim ama şimdi... şimdi seviyordum.

"E-evet." Dedim duymak ve duyulmamak arasında bir tınıyla. Yalan söyleyemezdim.

"İlk kez mi?" Bu ne yapıyordu böyle?

"Neden soruyorsun?"

"Sadece cevapla. Söz veriyorum bende senin sorularına cevap vereceğim." Dedi ve anladığım kadarıyla başını tekrar duvara yaslayarak gözlerini kapattı. O az önce ne demişti? Benim sorduğum sorulara da o cevap vereceğini söylemişti. İşte bu iyiydi.

"Evet" bu kelime anlaşılan çok zaman daha buralardaydı.

"Nasıl bir şey?" Beni şu an görmediği için oldukça şaşırmış ve kaşları çatılmış şekilde bir tepki vermiştim. Aklıma gelen 'anlatılmaz, yaşanır' klişe lafını geldiği yere postalayarak buna bir cevap aradım. Kesinlikle anlatamazdım. Ben bile içimdeki duygulardan ara ara utanırken ona nasıl anlatabilirdim ki?

ZORAKİ HİZMETÇİWhere stories live. Discover now