ZH/43🍀

15.5K 1K 150
                                    


Arkadaşlar öncelikle bölüme geçmeden önce size bir öneri de bulunmak istiyorum. NurYase ablanın kitaplarını okumanızı tavsiye ediyorum. Cidden kalemi güzel ve kuvvetli.

Bir de bu bölümü benden rica edip kıramadığım okuyucum @vataninatutkun a ithaf ediyorum!

Ve şimdi bölüm zamanı!!

Birçok şeye tabi olur insan. Birçok yaşantıdan ve birçok zorluktan geçer. İmtihan deriz biz buna. Dünyalık sınavdır açılımı. Tıpkı okullarda girdiğimiz sınavlar gibi bir duruma tabii tutuluruz. Tek fark kağıt verilmez önünüze, yazın denilmez. Okuyun ve cevaplayın diye bir soruyla karşılaşamazsınız. Beş şık yoktur mesela dünyalık sınavda. Bir sürü şık vardır önünüzde. İrade de seçim de sizdedir. Doğru da yanlışta sizin seçiminizdir. Sınavdan geçmen için hakikatı bulmalısın. Hani her zaman okul sınavlarından çıktığımızda kimimiz zor geçtiği için üzülürüz. Sonra biri bizi teselli eder. 'Sonunda ölüm yok ya ' diye. Hah işte dünyalık sınavın sonu ölümdür. Şıkların süresi uzundur. Olmayan kağıtlar eceliniz geldiği zaman toplanır. Artık kalemler bırakılır. Değiştirme şansınız yoktur, silgi elinize uğramaz artık. İşte bu sınavın ucunda ölüm vardır. Ya doğru şıkkı bulup kurtuluşa erersin ya da yanlış şıkla birlikte yok olup gidersin.

Ben de bir imtihan sınavındaydım yine. Seçeceğim şıklar azdı bu kez. Uzun bir yola çıkar gibiydim. Ya da şöyle söyleyeyim yeni bir hayata yelken açar gibiydim. Her dönemin bir yaşantısı vardı muhakkak. Ama bu sınavda ve bu dönemde yaşantım bir ileriye atlıyordu. İrade bendeydi ve seçimimi yapmıştım. Bir günaha tabi kalmamak için evliliği seçmiştim. Aslında bu sadece seçmek için yapılan bir seçim değildi. Bir nevi dillenmeyen de istekti.

"Kızım n'apıyorsun orada? " Annemin sesiyle düşünceler aleminden kendimi kurtarmıştım. Ece ve annem mutfakta akşam için hazırlık yaparken ben de odaları düzenliyordum. Tabii bir ara dalmışım o kadar.

"Geliyorum!" Diye seslendikten sonra odadan çıkarak onların yanına gittim. Ece fırındaki böreği kontrol ederken annem zeytinyağlı yapıyordu.

"Kızım bitirdin mi ne yaptın?"

"Bitirdim anne, yardım edilecek bir şey var mı burada?" Diyerek etrafa göz gezdirdim. Mutfak nefis kokuyordu.

"Şu tatlının şerbetini dök, soğumuştur." Diyerek tatlıyı gösterdi. Oraya ilerleyip tezgâhın üzerindeki tepsiyi kendime doğru çektim. Tenceredeki şerbeti de alarak tatlının üzerinde gezdirmeye başladım. Arada bir gelen gülme hissi yine beni sarıp sarmalamıştı. Garipti. Şimdi ben ciddi ciddi evlenecektim öyle mi? İşte bu cidden daha da garipti.

"Şu leyla hareketlerini biraz ertelesen mi?" Diye yanıma yaklaşan Ece'ye kaş göz işareti yapmıştım. Ne diyordu annemin yanında öyle. Utandırmıştı beni. Hafif düzelerek üzerimdeki mayhoşluğu bir kenara attım. Ece'ye yakalanmamalıydım. Şerbeti tamamen tatlının üzerine döktükten sonra tepsiyi tekrardan fırına koymuştum.

"Kızım bittiyse git sen hazırlan, vakit geliyor." Annem bunu der demez kalbim atış sesi kulağımı doldurmuştu. Şimdiden böyle heyecanlandıysam geldiklerinde ne yapacaktım acaba? Bayılmazsam iyidir.

Daha fazla bir şey demeden odama geçmiştim. Giyeceğim kıyafetim hazırdı. Bunu gerçekten severek almıştım ama hiç giyinmek nasip olmamıştı. Demek ki bugüne giyinecekmişim. Kıyafetimi ve şalımı yatağın üzerine koydum. Zaman bugün hiç olmadığı kadar hızlı geçiyordu. Ya da benim psikolojim bugünü başka yorumluyordu.

ZORAKİ HİZMETÇİWhere stories live. Discover now