6.Bölüm

85.9K 3.9K 1K
                                    

"Erica! Kalk bakalım uykucu!"
dediğinde huysuzca homurdandım ve diğer yastığı ışığın gelmesini engellemek amacıyla kafama bastırarak kapalı göz kapaklarımı daha sıkı kapatarak tekrar uyumaya zorladım.

"Erica? Şuradaki Aidan mı yoksa?" deyince sinirli bir şekilde yastığı fırlattım ve hızla kalktım.

"Nerede o pislik!?" dedim davranışlarıma yansımış olan sinirimin sesime de yansıdığı bir şekilde. Jack'e bakınca ise kahkahalara boğulduğunu gördüm. Bana şaka mı yapmıştı? Berbat bir şakaydı.

"Çok kötüsün Jack!" dedim. Ardından bende dayanamayarak onun gibi gülmeye başladım.
"Doğuma ne kadar kaldı?" dediğinde burukça gülümsedim. "4 ay kaldı."

"Merak etme Erica. Doğum başarılı geçecek. Ve karnındaki bebiş ile oynayacağız. O da amcasına yani bana benzeyecek ve seni espirilere boğacak." dediğinde hafifçe güldüm.

İşte bu imkansızdı...

İmkansız çok garip bir kelimeydi aslında. Bazı imkansız şeyler 'imkansız diye bir şey yoktur' sözünü çürütmek için var gibiydi.

Tıpkı benim içinde bulunduğum imkansızlık gibiydi.

Bir oyunda gibiydim. Ölüm ise beni yakalamak isteyen ebe oluyordu. Bu oyun basit bir oyun gibi görünse de birçok şeyin sebebi ve sonucu bu oyundu. Bu oyunun kazananı olmam imkansız; kaybetmem ise kaçınılmaz bir şeydi. Sürekli peşimde olan ölüm bana 4 ayım kaldığını hatırlatmaktan hiç vazgeçmiyordu. Hayatım bu oyun üstüne kurulmuştu. Bu oyunu kaybetmem hayatıma mal olsa bile kazanmam imkansızdı.

Ölümden korkum olduğunu pek söyleyemezdim. Sadece acı verirdi. Bu acıyı bebeğim tatmadığı sürece benim için sıkıntı yoktu.

Jack'in hayali harikaydı. Ama bir o kadar da imkansızdı. Bebeğimi göremeyecektim. Ve o beni Jack'in yaptğı gibi espirilere boğamayacaktı.

Hatta Aidan onu yanına alıp evlendiği kızla bakard- Bir dakika! Ne saçmalıyordum böyle? Benim bebeğime üvey annesi bakamazdı! Onun yanında olmak zorundaydım...

Onu üvey annesine ve Aidan'a bırakmayacaktım!

Hatta bebeği Aidan'dan habersiz doğurup büyütecektim.

Tabii bu imkansızlık içinde bu ne kadar mümkünse.

Belki de imkansız denen şeyi çürütmem için bir şanstı bu. Bu oyunun kazananı ben olmalıydım. Ölüm çok basit bir şeydi. Senin başına geldiği sürece. Ölüm gibi basit bir rakibim vardı. Bu oyunda kazanın kim olacağı belli olmasına rağmen mücadelemle birlikte ölümün tattığı ilk mağlubiyeti sağlayacaktım.

"Erica! Hey dostum! Daldın gittin." deyince gözlerimi kırpıştırdım. "Hadi kahvaltıya inelim!" dedim neşeli tutmaya çalıştığım ses tonumla.

Kahvaltı yapmak için mutfağa inince ben süt içerken Jack kan içiyordu. "İğrençsin Jack! Berbat!" dediğimde omuz silkti. "Harika! Bence o sütun içine kan katıp içmelisin." dediğinde öğürüyormuş gibi yaptım. Fakat öğürürken gelen kusma isteğiyle hızla kalkıp lavaboya koştum.

Midemdekiler klozetin içine boşalınca ağzımı çalkaladım ve elimi yüzümü yıkadım.

O sırada gözüm kapıda gözünü kapatmış duran Jack'e takıldı. "Jack?" deyince görmek amacıyla parmaklarını biraz araladı. "Erica? Kustun mu?"

"Evet de niye yüzünü neden kapattın?"

"Görürsem bende kusardım." deyip yüzünü buruşturunca kahkaha attım.

Bir Vampirden Hamileyim! (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin