*Amy'den*
"Sen ne tatlı şeysin öyle?" dedim kucağımdaki bebeğe bakarken.
"Sende bir zamanlar öyleydin. Hala o günü unutamıyorum." diyerek gülen Josh'a baktım.
"Üstüne çişimi yaptığım için unutmaman normal!" dedim gülerek.
O anları hatırlamış gibi yüzünü buruşturdu. "Hey, hiç komik değildi." dediğinde yüzümdeki gülümsemeyi durdurmaya çalıştım ancak pek başarılı olamamıştım."Amy!" dedi o da gülerek.
"Pekala, Josh." dedim. Kucağımdan İzabella'yı aldı ve hafifçe havaya kaldırdı. Mavi gözleri merakla Josh'un mavi gözlerine bakarken Josh konuştu.
"İzabella, sen asla altını değiştirmeye çalışanların suratına çişini yapma. Hatta zora kalmadıkça çişini yapmasan iyi edersin." dediğinde kahkaha attım.
"Josh ciddi misin? O daha çok küçük." dediğimde omuz silkti.
"Babamız ne yapıyor?" dediğinde yüzümdeki gülümseme solarken konuştum.
"Ne yaptığını bilmiyorum, umrumda olduğu söylenemez." dediğimde bana üzgünce baktı.
"Amy, ne kadar şerefsiz biri olduğunu biliyorum ancak..." derken derin bir nefes aldı ve devam etti. "Ne yaptığını bilmek istiyorum. Yaşayıp yaşamadığını, tehlikede olup olmadığını bilmek istiyorum." dediğinde umursamaz bakışlarımı etrafta gezdirdim.
"Senin umrunda olabilir. Ancak benim umrumda bile değil Josh." dedim hafif sinirle.
O sırada yanımıza gelen Madison'a baktım. Gülümsedi ve yaşlı gözleriyle İzabella'yı kucağına aldı. Sürekli böyle oluyordu. İzabella'yı seviyordu, onu her gördüğünde aklına Erica geldiği içinse ağlıyordu. Ve son zamanlarda hepimiz sulu göz birine dönüşmüştük.
Erica'nın ölümü hepimizin kalbinde derin bir yaraya neden olmuştu. Özellikle Madison ve İzabella için.Her ne kadar olayların farkında olmasa da büyüdüğü zaman bu acıyı derinden hissedeceğini hepimiz biliyorduk. Bunun için yapabileceğim bir şey olup olmadığını düşünüyordum. Ancak anne acısını geçirecek hiçbir şeyin olmadığına karar verince elim kolum bağlı oturmak benim canımı sıkıyordu.
"Büyükanne geldi İzabella." dedi Madison neşeli tutmaya çalıştığı ses tonuyla. Onu kucağına aldı ve burnunu bebeğin boynuna gömdü.
Belki kokusu, Erica'yı andırıyordur diye düşünüyordu. Bunu anlamamak için aptal olmak gerekirdi."Selam! Nasılsınız bakalım?" diyerek elindeki havuçla yanımıza geldi Chrissy. Erica'nın ölümü onu da derinden yaralamıştı. Erica'ya bizim bilmediğimiz bir şeyi söylemişti. Onu bilen tek kişinin, dostunun da ölmesi onun canını acıtıyordu.
"Kan içmen senin için daha yararlı vampircik." dedi Josh.
"Kes sesini Josh." dedi Chrissy gözlerini devirerek.
"Hey, hey. Sakin ol." dedi Josh bir suçlu edasıyla ellerini havaya kaldırarak.
Chrissy buna yeniden gözlerini devirdi ve güldü.
"Benim gitmem lazım sevgili arkadaşlarım." dedi ve abartılı br selamlaşmanın ardından eden çıktı.
Onun bu hareketine gülümsemeden edemedim. Aradan geçen yıllar onu hiç değiştirmemişti doğrusu. Hala aynı Josh'du. Alaycıl, komik, iyi bir dost...
"Sebze düşmanı." dedi Chrissy o gidince. Dediği şey yüzünden ağzımdan kaçan kıkırtıya engel olamadım.
Bu bebek beni de değiştirmişti. Eskisi gibi soğuk değildim. Hissetmekten gülmekten korkmuyordum. Bunu etrafımdaki kişiler de fark etmişti.
Ve bu durumdan rahatsız gibi durmuyorlardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bir Vampirden Hamileyim! (Tamamlandı)
Vampire"Bir şey söylemeyecek misin?" Aidan'ın bunu demesiyle gözlerimi ona çevirdim. Gözleri kırmızıya dönmüştü. Söyleyeceğim sözcüklerin harfleri birbirine karışmış gibiydi. Korku ve şaşkınlıktan hareket dahi edemiyordum. Ona baktım birkaç saniye. İnanma...