15.Bölüm

54.3K 2.9K 270
                                    

Kapıdaki kişi garip giyimli bir kadındı. Omzundaysa gördüğüm karga vardı.

"Emily?" dedi kadın Emily'ye bakarak.

"Buyrun Bayan Maria." dedi Emily hafifçe selam vererek.

"Magic biraz huysuzlandı. Bende birşey mi oldu diye bütün evleri dolaşıyordum. Burada birşey yok Magic." dedi ve çıktı. Karga yani Magic bana baktı ve Maria'nın peşinden uçmaya başladı.

Emily avucundaki bir tutam tozu bana doğru üfledi.

"Pekala, ucuz kurtulduk." dedi.

"O kadın... Maria kim?"

"Köydeki en güçlü cadı. Daha doğrusu o öyle zannediyor." dedi yüzündeki buruk bir gülümsemeyle.

"Zannediyor derken?"

"Büyükannemin annesi çok güçlü bir cadıydı. Bitkilerle yaptığı iksirlerle, karışımlarla uzun süre hayatta kaldı.

Geçen seneyse yaptığı karışımın içine kattığı yanlış bir bitki yüzünden öldü. Ancak ölmeden birkaç dakika önce bir karışım yaptı. Karışımın içine ikimizin kanından damlattı ve daha sonra onu bana içirdi. Ne olduğunu anlayamamıştım. Ölmeden saniyeler öncesindeyse bu karışımın, onun yapabildiği karışımları yapma gücünü bana verdiğini söyledi." Yaşlı gözleriyle bana baktı ve devam etti. "Ben onu çok özlüyorum Erica."

Hamilelik hormonlarından dolayı ya da Emily'nin yaptığı konuşmadan dolayı Emily'nin dolan gözlerine karşılık ona sımsıkı sarılıp ağlamaya başladım. O da bunu bekliyor olacak ki hemen karşılık verdi. Hıçkırık sesleri sessiz odayı dolduruyordu.

Hafifçe geri çekildi ve konuştu. "O zaman anneni bulmaya çalışalım."

Söylediği şeyle gözlerimin parladığında yemin edebilirdim. Annemi bulacaktım.

*Aidan'dan devam*

"Yok! Yok! Yok!" diye bağırdım sinirle.
"Hiçbir yerde yok!" dedim elimdeki bardağı duvara fırlatarak küçük parçalara ayrılmasını sağlarken.

"Sakin ol!" diyerek beni tutmaya çalıştı adının Jack olduğunu öğrendiğim çocuk.

"Ne sakini? Ha! Ne sakini?" diye bağırdım.

"Böyle yaparak hiç yardımcı olmuyorsunuz!" dedi Ashley, ardından devam etti. "Erica sizi  Bu halde görseydi sevinir miydi sanıyorsunuz?"

Sinirle koltuğa oturdum. Sinirim kendimeydi aslında. Orada Erica'yı koruyamamıştım.

"Ashley haklı Aidan. Erica sizi bu halde görse..." dedi annem ve devamını kapını zili yüzünden getiremedi.

Hızla kapıyı açınca içeri babam girdi.

"Bir kez daha etrafı aradım ama hiçbir yerde yok." dedi üzgünce.

Sinirle ayağa kalktım ve kapıya doğru ilerledim. Annem beni durdurmaya çalışınca babam onu durdurdu. "Biraz yalnız kalmaya ihtiyacı var Zoe." dedi.

Dışarı çıkınca koşmaya başladım. Koşmak beynimde dönüp duran düşüncelerin yok olmasa bile biraz daha azalmasını sağlıyordu. Düşünceler azalıyordu, ama Erica'nın iri buz mavisi gözleri ve kahverengi saçları geliyordu. (Hiç Erica'nın görünüşünden bahsettim mi bilmiyorum ama böyle görünüyor.)
Pembe ama hafif kırmızımsı dudakları, minik burnu; buz mavisi iri gözleri, uzun kirpikleri, hafif dalgalı kahverengi saçlarıyla mükemmel bir uyum içindeydi. Onu düşünmek bile atmayan kalbimin atacak gibi olmasına neden oluyordu.

"Neredesin Erica..." dedim yavaşlayarak ve fısıltıyla.

Ona karşı birşeyler hissediyordum. Bunu inkar edemezdim. Ama kendime inanamıyordum. Ben birisini sevemezdim ki. Hele Erica'yı. O insandı, kalbi atan biri. Bense bir vampirdim, kalbi atmayan biri.
Biz ikimiz imkansız gibiydik. Ama bu engel değildi, değil mi? Sonuçta engeller aşılmak için vardı. Ben bu engeli hislerimle aşacaktım. Ama bir sorun vardı... Erica ne hissediyordu?

*Erica'dan*

"...Öyle işte.Sonra gördüğüm bir rüyada Aidan'ın bunu gerçekten yapmadığını öğrendim. Sonrasındaysa onunla barıştık." ded ve derin bir nefes aldım. Deminden beri konuşuyordum. Ciğerlerimin biraz nefese ihtiyacı vardı.

"Erica birşey diyeceğim, ama kızma." dedi Emily sırıtarak. "Sen Aidan'a aşık olmuşsun."

"Ne?" dedim hayretle. Evet, ona karşı birşeyler hissediyordum. Ama bu aşk mıydı onu bilmiyordum.

"Ona aşıksın Erica." dedi Emily bu defa anlayışlı bir sesle.

"Bilmiyorum Emily." dedim bakışlarımı ellerime indirirken. Parmaklarımla oynarken konuştum. "Bu aşk mı emin değilim. Aidan'ın yanında sadece karnımdaki bebek için duruyorum. Bebek doğduğunda iletişimimizi koparacağız."

"Korkuyorsun..." dediğinde bakışlarımı ellerimden ona çevirdim.
"Bağlanmaktan korkuyorsun. Aidan'la görüşmeyeceğin dönemde acı çekmekten korkuyorsun. Risk almaktan korkuyorsun." dediğinde biraz sinirlenmişim. Onun bunları söylemesi yüzünden değildi sinirim. Kendimeydi... Çünkü söyledikleri doğruydu. Korkuyordum...

"Erica... Risk almadan mutlu olamazsın ki. Mutlu olman için risk alman gerekir. Korkularını kısa bir süreliğine unutarak risk almayı denersen sonunda mutluluğa ulaşırsın. Mutluluğun sırrı risk almaktır. Risk aldığın zaman içindeki küçük cesaretin büyümesine yardımcı olursun. Cesaret duygusu, risk aldığın şeyin sonunda yerinu mutluluğa bırakır." dediğinde söylediği şeyler mantıklı olduğu için hafifçe başımı eğdim. Korkaktım...

"Korkak biriyim değil mi?" dedim ona bakarak. "Sen korkar değilsin Erica. Sadece içindeki küçük cesaretin büyümesine yardımcı olmuyorsun."

"Ben biraz uyusam iyi olur." dedim ve eski yatağa uzattım. Gözlerimi kapattığım zaman zihnimde Emily'nin sözleri yankılanıyordu.

Mutluluğun sırrı risk almaktır.

***

Merhaba! Kısada olsa bu bölümü paylaşmak istedim.

Vampir içinde 6.yız! Sizin sayenizde 1.liğe ulaşacağımıza inanıyorum❤❤❤

Seviliyorsunuz

Bir Vampirden Hamileyim! (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin