Kahve Kokulu Kadın-18

731 40 8
                                    

"Defne?" Kaç saattir buradaydım hiç bir fikrim yoktu ama ağlamaktan içim çıkmıştı.

"Ses ver yoksa kıracağım kapıyı." En çok canımı acıtan da iki kişi arasında kalmış olmaktı birisi en kıymetlim ağabeyim,dostum,sırdaşım birisi kalbimi hızlı çarptıran ritmini bozan benliğimi ele geçirmeye çalışan.

"Defne!" Ayağa kalkıp kapıyı açtım. Ömer bana sıkıca sarılıp saçlarımı öpmeye başladı.

"Şükürler olsun iyisin! Bir şey oldu sandım çok korktum."

"Bir şey olmadı mı zaten?"

"Sinirle ağzımdan çıktığını biliyorsun."

"Bana sigara ver ve git."

"Bende burada kalırsam içebilirsin."

"Seni yanımda istemiyorum."

"İsteme bana ne ben gitmiyorum." Sigara paketini alıp bir sigara yaktım.

"Onunla tek derdim sana zarar vermiş olması Defne. Ben senin saçının teline kıyamazken seni incitmiş olması. Senin onu böyle kolay affedişini kabullenemiyorum. Seni onun çevresinde görünce kuduruyorum. Ondan korumak istiyorum seni. Dokunmasın,bakmasın,zarar veremesin."

"Unuttuğun bir şey var ama Ömer biz onunla aynı okuldayız."

"Biliyorum elimden gelse orada bile yanında olacağım ama elimden gelmiyor."

Sigaram bitince son dumanı Ömer'e doğru üfledim.

"Beni ondan korumaya çalışma Ömer onun derdi bana zarar vermek değil çünkü."

"Nasıl bu kadar emin olabiliyorsun?"

"Biliyorum işte. O da bu kafeye gelen bir müşteri ben de bu kafenin çalışanı olarak görevimi yapmak zorundayım. Zeynep Hanım o buna bunu yapmış şu şunu demiş ayrımı yapsa bu kafenin müşterisi olmazdı." Yaptığım şey sadece vicdan rahatlatmaktı. Ömer'i arkamda bırakıp aşağı indim. Ozan ise gitmişti. Cebimden telefonu çıkartıp baktığımda ne mesaj ne çağrı vardı. Minel'i kenara çektim hemen.

"Minel, Ozan buradaydı gördün mü?"

"Evet. Sen yukarı çıktıktan beş dakika sonra gitti."

"Hiç bir şey sipariş etmeden mi?

"Hiç bir şey sipariş etmeden."

Ozan'ın numarasının üzerine tıkladım çalıyordu ama açmıyordu. Uzun uzun çaldı ama zaten kapanmaya yakın meşgule atıp geri dönmedi. Bir kaç saat sonra yazdığı tek şey;

[Kimden:Kara böcek; İşim var.]

"Hoş geldiniz ne alırsınız?"

"Akşam yemeği için geldik önerebileceğiniz bir şey var mı?"

"Portakallı Ozan." Dedim gözüm dalmışken.

"Anlamadım?"

"Şey, afedersiniz kötü bir gün geçiriyorum kafam yerinde değil. Tavuk ızgara önerebilirim özel bir tariftir yanında da bol sebze."

"Tamam o zaman bize ondan getir bir de iki kola."

"Tabii." Salak salak yürürken telefonum titredi.

[Kimden:Kara Böcek; Kafeden 'yalnız' çık köşede bekliyorum.] Niye bu yalnız diye vurgu yapmıştı? Cevap vermemiştim. Ne sanıyordu kendini benim efendim falan mı? Onun yüzünden Ömer ile de aram açılmıştı. Tabii ki gitmeyecektim. Daha dün bir idi bugün iki.

Çıkış saati geldiğinde ben yalnız çıkmıştım evet ama onun yanına gitmiyordum. Evime geçiyordum direkt.

Öyle yorgundum ki hemen uyumak istiyordum. Eve geçtiğimde zifiri karanlıktı her yer perdeleri de çeken aklıma tüküreyim. Ay ışığı bile yoktu. Bana en yakın elektrik anahtarı ise üç dört adım uzaktaydı. Telefonumun ışığını açıp önümü görmeye çalıştım sonra da ışıkları açtım tam önümde ki kişi ile çığlığı basacakken muhteşem bir refleksle ağzımı kapattı.

Kahve Kokulu Kadınحيث تعيش القصص. اكتشف الآن