Kahve Kokulu Kadın

Kahve Kokulu Kadın-19

Ozan yere yapışmanın ardından yatağa ışık hızıla çıkıp çatlayana kadar beni gıdıklamıştı en son nefesimin kesileceğini hissettiğimde gülemiyordum bile. Ozan bunu fark edip durmuştu.

"Şu portakalı uzatır mısın Defne."

"Portakal portagit." Diyerek Ozan'a portakalı fırlatınca tiksinerek bana baktı.

"Ne bakıyorsun? Beyzademizin emri üstüne zaten kahvaltı hazırlıyoruz bir de yaranamıyoruz."

"Sus artık Defne ya dır dır dır. Mahalle karıları gibisin."

"Kara böcek!"

Zor bela Ozan'ı evden postalamıştım. Gitmeyeceğim diyordu ama bende ki de inattı .

Aradan geçen bir haftanın ardından okulumuza nihayet dönmüştük Derin de Mert'e destek olmak için onu bir saniye yalnız bırakmıyordu. Kantinde oturmuş Derin ile birlikte çayımı içiyordum.

"Mert'in gerçekten iyi olduğuna emin misin?"

"Biraz daha iyi en azından, yalnız kalmak istiyor biraz Defne bunaltmamalıyım çocuğu."

"Haklısın." Kara böceğin kapıdan girişini pardon kara böceğimin kapıdan 4 kızla girişini izliyordum. Benim olduğum tarafa bakıp göz kırpıp sonra hiç görmemiş gibi yoluna devam etmişti tabi kızlarda onunla birlikte.

"Defne sana diyorum hu!"

"Hah, efendim?"

"Ozan kapıdan girince sana göz mü kırptı bana mı öyle geldi?"

"O sinsi kara böcek niye bana göz kırpsın ya yanında ki yellozlardan birine kırpmıştır, sinir,öküz,dana,su aygırı."

Derin bana bıyık altından gülerken ben ona ters ters bakıyordum. Telefonumun ekranı yanınca hemen elime alıp gelen mesajı heyecanla açtım.

[Kara Böcek; O yeşil eteği bir daha giyme yakışmamış.] Öküz tam bir öküz. Milletin sevgilisi romantik mesaj atar benimkinin attığı mesaja bak. Ders saatim gelince ayağa kalkıp gidecekken Derin'e döndüm;

"Derin bu etek bana yakışmamış mı?" Derin beni iyice süzdükten sonra gülümsedi.

"Yakışmakla kalmamış."

"Nasıl yani?" Sanki çok önemli bir şey söyler gibi bana doğru eğildi Derin;

"Fazla seksi duruyorsun." Gözlerimi kısıp baktığımda ciddi olduğunu gördüm. Yanağına kocaman bir öpücük kondurup hızla sınıfıma çıktım.

"Hadi be! Şansa bak kapı kapanmış." Suna hoca kapı kapandıktan sonra gelen öğrencilere fena gıcık olurdu derin bir nefes alıp kapıyı tıklatıp içeri geçtim önüme bakarak kapıyı kapattım kafamı kaldırdığımda sınıf boştu ve kimse yoktu. Aniden kapı açılıp kapandı.

"Derslerin konusunda fazla mı sorumsuzsun sen yaprak göz!"

"Ozan ne yapıyorsun aklım çıkıyordu!" Burnunu burnuma sürtüp güldü.

"Senin dersin bir üst kattaki derslikte küçük hanım."

"Aa ne ara değişti lan ? Neyse sağ ol hadi görüşürüz." Tam ilerliyordum ki at kuyruğu yaptığım saçlarımdan yakalayıp yavaşca çekti.

"Oha dana! Yavaş!"

"Senin ağzını toplamalıyız biraz yaprak göz."

"Kes. Ozan, Suna hocanın dersi ve ben sayende geç kalıyorum." Saatine bakıp sırıttı.

"Geç kaldın bile."

"Aferin kara böcek." Burnunu boynuma sürtüp güldü.

"Bir daha bu eteği giyinme."