Kahve Kokulu Kadın-26

562 39 0
                                    

Asansörün düğmelerine basmam işe yaramıştı o sapık kendini toparlayana kadar asansör hareket etti, durdurmasına fırsatı olmadan bir alt katta durdu ve asansöre kapüşonlu birisi bindi. Burnuma dolan tanıdık koku ile kafamı kaldırdım ama Çağrı ile göz göze gelince rezil olmasını umuramadan tiksintiyle suratına tükürdüm.

"Anandan babandan utan şerefsiz. Bir daha değil bana dokunmaya çalışmak evimin önünden geçersen yakarım seni. Allah şahidim olsun yakarım. Adi,aşağılık." Asansör durunca zemin kata gelmiştik. Ben asansörden inmeden beni bir nevi kurtaran çocuk Çağrı'ya öyle bir çarparak geçti ki Çağrı yere kapaklanmaktan son anda kurtuldu. Çocuğun arkasınsan bakarken asansöre bindiğinde tanıdık gelen kokusunun sonradan değiştiğini fark ettim. Ya gerçekten ben kafayı yemiştim ya da hastane kokusu çocuğun kokusuna ağır basıyordu.

"Nerede kaldınız oğlum bekle bekle ağaç olduk burada." Duyduğum ses ile Hanife teyzeye döndüm.

"Geç kalma sebebimizi o çok edepli oğlunuz anlatır size. İyi günler." diyerek onları arkamda bırakıp başka bir asansöre yöneldim.

Bir kaç saat sonra dedem kendine gelince ağrıları başlamıştı. Acıyla iniltileri anneannemin gözlerinde yaş birikmesine sebep oluyordu. Çağırdığım hemşire gelip dedemin serumuna bir ağrı kesici ekleyerek gitti. Dedem anneanneme bakıp gülümsemeye çalıştı.

"Ağlama şurimşine. Sen ağlayınca benim acım daha çok artıyor."

"Çok mu ağrın var Eminim."

"Çok ağrım var Haticem ama sen elimi tutarsan hepsi geçer." Bu anın içine etmek üzereydim. Öyle tatlılardı ki 'hop liseliler aile var burada' dememek için kendimi zor tuttum.

Anneannemi eve gönderip dedemin yanında ben refakatçı kalmıştım. Aslında o refakatçı kalacak ben eve gidecektim ama o sapık herif benim evde tek olmamı fırsat bilip bana saldırır korkusuyla hastanede kalmaya karar verdim. Dedem sabah yine iniltilerle uyanınca telaşlanmıştım.

"Dedem."

"Defnem çok ağrım var yavrum, çok ağrım var. Hemşire çağır bir şey yap dayanamıyorum." Dedem böyle acıyla kıvranırken bende kötü olmuştum. Hemşire çağırmıştım ama doktor kontrolüne kadar beklememiz gerektiğini söyleyince saçmalıyormuş gibi baktım. Dedem acı ile kıvranırken nasıl olur da müdahale etmezlerdi. Dedem 1 saati aşkın bir süre bu ağrıyı çekmişti. Doktoru nihayet gelince serumları, iğneleri falan da gelmişti. Yapılan ilk ağrı kesici neyse ki etkisini çabuk göstermişti. O rahatlama ile de dedem uykuya dalabilmişti.

Aradan geçen 2 günde aynı idi biraz daha ağrısı hafifliyordu. Doktoru dedemi taburcu edince evimize geçmiştik. Asıl cümbüş şimdi başlıyordu. Ev geçmiş olsuna gelenlerle dolup taşacaktı. Önce güzel bir duş alıp temiz kıyafetler giyinmiştim. 3 gündür aynı kıyafetler ile kokuşmuştum.

Anneannem hemen bir ikramlık hazırlığına girmişti. Peşi sıra bende yardıma koştum tek başına bu kadar yükün altından asla kalkamazdı.

Nihayet bütün işleri bitirmiştik ama bende bitmiştim. Üzerine bir de herkesin eve doluşması cabasıydı. Geçmiş olsun demeye mi yoksa dedikoduya mı gelmişlerdi anlaymamıştım.

"E Hatice üniversiteyi de hayirlisiyla bitirir torunun. Artuk mürvetunide görüriz."

"Uiy o nası söz öle Emine, kızı evlendurmek için mu okutiyler?"

"E yaşı gelmiş ne diye beklesunlar ki?" Bu ve buna benzer benim evlilik planlarım hakkında konuşan teyzelerin arasında kaldığım için kendime çok acıyordum.

Bir giden bir gelen. Öyle yorulmuştum ki. İnsanın çevresinin kabalık olması ne kadar zormuş abi. Kapıda gördüğüm kişi ile yüzüm düşmüştü. Hanife teyze herkesle selamlaşarak içeri girdi. Yer yokmuş gibi bir de benim yanıma gelip oturması iyice sinirlerimi germişti.

Kahve Kokulu KadınWhere stories live. Discover now