3🌈

992 142 81
                                    


🍒

Belkileresıgınanadam: Bugün bir şey fark ettim!

Her güne ileti kutumun köşesinde yazan kocaman 'bir' rakamını görerek başlıyor ve bundan rahatsızlık duymuyordum. Bu, gün geçtikçe alışmaya başladığım bir durum haline gelmişti. Bir gün o mesajlar kesilirse yokluğunu fark edecek gibiydim. Henüz birkaç gün olmasına rağmen...

Peki, birine alışmak için yıllar mı gerekiyordu? Birkaç gün içinde alıştığımı hissediyordum oysa. Sanki yıllardır varmış gibi hissettiriyordu ve bunu nasıl yaptığına dair hiçbir fikrim yoktu.

Karşımdakinin kim olduğuna dair bir tahminim dahi yoktu fakat içimde yer edinmeye çalıştığının farkındaydım. Hayatımın kuytu köşesi dahi olsa, bir yerinde bulunmak istiyordu. Ve işin garip yanı, kim olduğunu bilmediğim bu adama, bunu yapabilmesi için şans veriyordum. Pişman olur muyum bilmiyordum ama kaybedecek bir şeyim olduğunu düşünmüyordum. Denemeye değer gibiydi.

Renklerindenarınankadın: Vay canına, neymiş?

Belkileresıgınanadam: Seninle aramızda tam olarak dokuz yüz kırk dört adım var.

Belkileresıgınanadam: Yani, odan ve odam arasında.

Mesajları okuduktan sonra gözlerim açıldıkça açıldı ve ben öylece kalakaldım. Dudaklarımın küçük aralığından, derin nefesler giriyordu ciğerlerime. Telefon elimde, donup kalmıştım. Gerçekten tuhaf biri ile karşı karşıyaydım.

Renklerindenarınankadın: Bunu saydın mı gerçekten?

Belkileresıgınanadam: Bu saydığım şeylerin en kolay olanı.

Renklerindenarınankadın: Bak sen, başka neleri saydın mesela?

Belkileresıgınanadam: Mesela...

Belkileresıgınanadam: Kahveyi, küçük boy bardakta otuz dört, orta boy bardakta elli yedi, büyük boy bardakta ise doksan bir yudumda içiyorsun.

Ha ha! Şakaydı değil mi? Sadece, şaka. Başka türlüsüne ihtimal dahi vermiyordum. Benimle dalga geçiyordu. Başka hiçbir açıklaması yoktu. Olamazdı. Mümkün değildi. Bir insan nasıl olur da, bunca şeyi hesaplayabilirdi? Bir insan nasıl birini bunca şeyi hesaplayacak kadar sevebilirdi? Kahveyi hangi bardakta, nasıl, kaç yudumda içtiğime kadar biliyordu. En ince detayları alıyordu ve bundan hoşnuttu. 

Belkileresıgınanadam: Genel olarak ele alıyorum, her zaman için geçerli değil; bir saat içinde altı yüz elli defa gözlerini kırpıyorsun.

Belkileresıgınanadam: Sinirlendiğinde sakinleşmek için yedi saniye boyunca gözlerini kapatıp yedi veya sekiz defa derin nefes alıyorsun.

Renklerindenarınankadın: Yok artık! Sen, nasıl bir şeysin be?

Renklerindenarınankadın: Cidden, insan mısın? Bütün bunları nasıl saydın?

Bunları nasıl saymış olabilirdi? Aklım almıyordu. Kafayı yiyebilirdim, tam şu an delirmek için çok müsait bir zaman dilimi içerisindeydim. Mantığımın almadığı bir şeyin, kalbimi gülümsetmesinin adına ne deniliyordu peki?

Kim buna bir isim verebilir, hangi insan evladı bu durumu mantıklı bir şekilde izah edebilirdi? Çok tuhaf bir durum ile karşı karşıyaydım. İçinden çıkılacak bir durum olmadığının gayet farkında olmama rağmen, şikayet etmekten kaçınıyordu bir yanım.

Bu çocuk bana fazlaydı. Benim gibi birini sevmek için çok fazlaydı. Ben, bu kadar büyük bir sevgiyi hak etmiyordum. Kesinlikle etmiyordum. Bir saat içinde kaç defa göz kırptığımı nasıl saymıştı? Neden saymıştı? Bana bu kadar dikkatle bakan birini ben nasıl fark edememiştim? Ah, nasıl da körmüş gözüm dışarıya, yeni fark ediyordum.

Birisi bana bir saat boyunca gözümü kaç defa kırptığımı sayacak kadar dikkatle bakmış ve ben fark etmemişim. O kadar uzun süre beni göz hapsine alan birini fark etmemiş olmam, aptallık mıydı? Kahveyi hangi boy bardakta, kaç yudumda içtiğime kadar saymış, bunları bir de aklında tutmuştu. İnanamıyordum. İnanılacak gibi değildi.

Belkileresıgınanadam: Tekrar ediyorum; sapık falan değilim. Ama seni zilemek hoşuma gidiyor ve öyle, etrafı umursamadan oturuken yaptığın şeyleri istemsiz bir şekilde aklıma yazıyorum.

Belkileresıgınanadam: Hedefim kirpiklerini saymak.

Belkileresıgınanadam: Tabi bunun için önce sana kirpiklerini sayabilecek kadar yakın olmam lazım.

Renklerindenarınankadın: Uygun bir kelime bulamıyorum söyleyecek.

Renklerindenarınankadın: NUTKUM TUTULDU!

Evet, nutkum tutuldu. Daha iyi nasıl ifade edebilirim, bilmiyordum. Sadece kelime bulamayacak, bulsam da, toparlayıp cümle kuramayacak kadar şaşkındım. Aldığım nefesi, kalp atışlarımı ve ellerimin titremesini durduramıyordum. Hissettiğim duyguya bir isim koyamıyordum.

Şaşkındım. İlk defa böyle bir şey ile karşılaşıyordum. İlk defa biri tarafından bu kadar güzel seviliyordum. Alışık değildim. Birini sevmeye de, birisi tarafından sevilmeye de alışık değildi bünyem. Ne yapmam gerektiği konusunda büyük bir problem yaşıyordum.

Korkuyor muydum? Ama neden? Birisi tarafından sevilmekten korkar mıydı bir insan? Neydi beni korkutan? Bu sevgiyi kaybetmekten mi korkuyordum, yoksa bu sevginin gücüne karşı koyamayacak olmam mı beni korkutan nedendi?

Bilmiyordum. Sadece, korkuyu hissediyordum.

Belkileresıgınanadam: Sana bir şey itiraf edebilir miyim?

Belkileresıgınanadam: Ama kızmayacaksın, söz ver.

Renklerindenarınankadın: Beni kızdıracak bir şey yapabileceğine ihtimal vermiyorum. Her ne itiraf edeceksen, bunun beni kızdırmayacağına eminim.

Belkileresıgınanadam: Bazen seni o kadar özlüyorum ki, gecenin bir yarısı çıkıp dokuz yüz kırk dört adım yürüyorum.

Belkileresıgınanadam: Ama sana kavuşamıyorum.

Belkileresıgınanadam: Odanın penceresine bakıp iç çekebiliyorum sadece.

Renklerindenarınankadın: Sana bir iyilik yapayım mı?

Renklerindenarınankadın: Öyle bir gecenin içinde bulursan kendini, pencereme ufak bir taş at.

Renklerindenarınankadın: Sanırım sana bu küçük fedakarlığı yapabilirim.

Belkileresıgınanadam: Seni seviyorum Temmuz, seni çok seviyorum.

Beni sevme diye bağırdım içimden. Bu sevgini hak edene vermelisin, bana değil. Bu sevgiyi hak eden kişi değilim, bu kadar büyük bir sevgiyi ben hak etmiyorum.

Kendini sevmeyen bir kızı sevme. Hayatı boyunca doğru düzgün sevilmemiş bir kızı sevmemelisin. Bu çok tehlikeli, şiir adam. Senin sevgin kadar, benim sevilmemişliğim de tehlikeli. Sevginin ne olduğunu bilmeyen bir kıza, bütün sevgini harcama.

Yapma ne olur. Kendine yazık etme. Bu sevgi ikimizin de intiharı olacak, inan bana. İkimizi de yakıp kavuracak kadar güçlü bir sevgi bu.

Beni sevme. Beni sevme. Ben bile kendimi sevmezken, beni sevme.

🍒🍒

TEMMUZ |TextingWhere stories live. Discover now