45🌈

630 69 39
                                    

🍒

Gölge: Kapıyı açar mısın?

Mesaja karşılık gülümsedim. Bazı şeyler değişmeyecekti sanırım. Onun her gün kapıya kahve bırakması gibi... Birkaç adımda kapıya ulaşıp açtığımda karşılaştığım şey kesinlikle kahveden çok daha fazlasıydı.

"Ah..." diye mırıldandım şaşkınlıkla.

"Bir gün kapıyı açtığımda seni görebilecek miyim diye sormuştun hatırlıyor musun? Göreceğini söylemiştim." Gülümsedi. "Ben sözümde dururum."

"İçeri gel." dedim sırıtarak.

Etrafa göz gezdirip içeri girdiğinde kıkırdadım. "Annem biliyor artık, komşulardan korkmana gerek yok."

"Annene anlattın mı?"

"Evet."

"Çok güzel, aileler ne zaman tanışıyor?" Göz devirdiğimde güldü. "Ben sana verdiğim sözleri tutuyorum, sen de tutmaya ne dersin?"

"Ben sana söz mü verdim?"

"Hani çok kıymetli bir çetele tablomuz vardı, hatırlar mısın?" dedi yandan bir gülümseme ile. Ben yutkunurken bana birkaç adım yaklaşıp kafasını yana eğdi ve işaret parmağını yanağına dokundurdu.

"Öyle bir şey mi vardı ya? Hiç hatırlamıyorum..."

Gözlerini kısıp sırıttı. "Sana biraz daha zaman vereyim madem, belki hatırlarsın."

"Kahve?"

"Gideceğim arkadaşlar bekliyor." dedi elini ensesine götürerek. Kaşlarımı kaldırıp ona baktığımda durduğu yerde dikleşti. "Yani, gidebilir miyim?"

"Sen üç yaşında değilsin ve ben de senin annen değilim, haber vermen yeterli... İzin almana gerek yok." dedim göz devirip.

"Tamam gidiyorum o zaman." dedi kapıya doğru adımlayarak. "Sarılayım mı sana?"

Kollarımı açarak onayladığımda vakit kaybetmeden aramızdaki boşluğu kapattı. Birkaç saniye öylece kaldıktan sonra yavaşça geri çekilip saçlarımın arasına bir öpücük bıraktı ve kapıyı açtı. Henüz bir adım atmıştı ki, "Egemen." dememle olduğu yerde durup bana döndü. Parmak uçlarımda yükselip yanağına küçük bir öpücük kondurdum ve geri çekildim.

"Yok, sen beni öldürmek istiyorsun." dedi elini yanağına koyarken. "Aniden yapmasana şöyle hareketler, kalpten gideceğim küt diye. Bak mesela şimdi haberim var, gel öp."

Güldüm. "Fırsatçı."

Güldü. "Aşık." dedi düzelterek.

Şimdi anlıyordum... Aşkın insanın ruhuna iyi geldiğini, bir insanın bir insana dünya ekseni etrafında üç tur attıracak kadar müthiş bir enerji enjekte edebildiğini ve birçok şeyi daha... O kadar çok gülümsüyordum ki, ben bile şaşırıyordum bu duruma.

Eve girip kendimi televizyonun karşısındaki kanepeye bıraktığımda derin bir iç çektim. Yarın parti vardı ve ben o partiye Gölge'nin kolunda gidecektim. Bunun ne kadar mükemmel hissettirdiği tahmin dahi edilemez.

Elif: Hey! Yarın sabah bize gel.

Elif: Hazırlanır buradan çıkarız.

Siz: Sen bize gel?

Elif: Makyaj malzemelerinin üç parçadan fazla olmadığına yemin edebilirim?

Siz: Kahvaltıya gelirim, kahvem hazır olsun.

Elif: Poğaça da al.

TEMMUZ |TextingWhere stories live. Discover now