6🌈

810 118 48
                                    


🍒

Belkileresıgınanadam: Günaydın, günümü güzelleştiren minik kız.

Renklerindenarınankadın: Günaydın, beni merakımda boğulmaya mahkum eden bey.

Belkileresıgınanadam: Az sabret, çok sabırsızsın.

Belkileresıgınanadam: Her istediğin, istediğin an olmaz.

Renklerindenarınankadın: Biliyorum.

Belkileresıgınanadam: Biliyorsun.

Belkileresıgınanadam: Yine de hemen olsun istiyorsun.

Renklerindenarınankadın: Ama hiç olmuyor...

Belkileresıgınanadam: Olacak, sabretmeyi öğren.

Renklerindenarınankadın: Denerim.

Mesajıma cevap vermediğinde, telefonumun ekranını kilitleyip cebime attım. Okul bahçesine girdiğimizde, Berat karşıdan el sallayarak bize doğru yürüyordu. Berat'ı okula başladığım ilk gün tanımıştım, Leyla gibi. Aynı sınıftaydık, sürekli yanımıza gelir, konuşmaya çalışırdı. Hiçbir zaman Leyla ile olduğum gibi olmadım onunla ama yine de iletişimi kesmedi. Geçen yıl yurt dışına gideceği için okuldan ayrılmıştı ve şimdi yine buradaydı.

"Günaydın kızlar." dedi yanımıza gelip gülerek.

Ben başımı sallamakla yetinirken Leyla, "Günaydın." dedi kısaca.

"Dersin başlamasına var daha, hemen sınıfa çıkmazsınız değil mi?"

Leyla bana yandan bir bakış attığında, "Aslında, hemen sınıfa çıkacağız." dedim.

"Neden? Birer kahve içelim, sonra çıkarsınız." diye bir teklifte bulundu. Kahveye hayır diyemezdim ama şu anda yapmak istediğim son şey Berat ve arkadaşları ile kahve içmekti. Tanımadığım bir arkadaş grubu ile vakit geçirmek hiç cazip gelmiyordu, bunun yerine sınıfta sıkıntıdan ölmeyi tercih ederdim.

"Kahvemi sınıfta içeceğim." dedim yeniden reddederek.

Leyla da, "Aynen, belki daha sonra bir şeyler yaparız." diyerek geçiştirdi Berat'ı.

"Peki, sonra görüşürüz o zaman."

Yalandan bir gülümseme ile karşılık verdiğimizde yanımızdan ayrıldı. Rahat bir nefes verip okul binasına doğru adımladım. Telefonumu cebimden çıkarıp herhangi bir cevap gelip gelmediğini kontrol etmek için kafamı telefonuma gömdüm.

Belkileresıgınanadam: Kahve ile başladığın günler çok uysal oluyorsun.

Belkileresıgınanadam: Bu yüzden, kahven benden.

Kaşlarımı çatıp sınıfa girdiğimde Berat'ın teklifi aklıma geldi. Bu bilinmeyen, Berat olamazdı değil mi? Düşüncelerimi tartmakla meşgulken masamın üzerinde duran porselen bardak takıldı gözüme.

Kahvemi sınıfıma çıkarmış, masamın üzerine bırakmıştı. Üzerinden dumanlar çıkan bardağı kaldırıp altındaki notu aldığımda Leyla merakla bana bakıyordu.

"Güne mutlu başlamanın nedeni olmak için elimden geleni yapacağım. Sabahları uyandığında kahveden önce aklına gelmek istiyorum. Her sabah güne benimle başla istiyorum. Beni hatırla Temmuz, ufacık bir an da olsa, beni hatırla."

Şaşkınlıkla aralanmış dudaklarımda ufak bir tebessüm belirdiğinde, Leyla kıkırdadı. Ona aldırmayıp telefonumu çıkardım ve acele ile ileti kutuma girdim.

Renklerindenarınankadın: Yakında aklımda yer edinen tek şey, kim olduğunu bilmediğim biri olacak.

Belkileresıgınanadam: İstediğim şey tam olarak bu.

Belkileresıgınanadam: Ve o zaman, her şey daha güzel olacak.

Cevap vermediğimde bir mesaj daha attı.

Belkileresıgınanadam: Berat ile gideceksin diye korktum.

Belkileresıgınanadam: Gitseydin, kahveyi Berat ile içmiş olacaktın ve benim bıraktığım kahve çöp olacaktı. Sabah aklına gelen ilk kişi olma hayalim de tabi.

Renklerindenarınankadın: Berat'ın bize kahve teklif ettiğini nereden biliyorsun?

Belkileresıgınanadam: Siktir.

Belkileresıgınanadam: Yılın potunu kırdım.

Renklerindenarınankadın: Berat'ın çevresinden birisin.

Renklerindenarınankadın: Ya da çevresindekilerin yakın olduğu biri.

Renklerindenarınankadın: Ya da Berat.

Belkileresıgınanadam: Berat mı?

Belkileresıgınanadam: O olduğumu düşünmüyorsun değil mi? Bu çok saçma.

Belkileresıgınanadam: Berat değilim.

Renklerindenarınankadın: Ama ona yakın birisin.

Belkileresıgınanadam: İnkar yok, öyleyim. Bunu daha önceden söylememiş miydim?

Renklerindenarınankadın: Hayır, sadece ortak tanıdıklarınız olduğunu söylemiştin. Aynı arkadaş grubuna dahil olduğunuzu bilmiyordum. 

Öyleydi. Ama kim olduğunu bulmam zordu, çünkü okulun neredeyse yarısı Berat'ın çevresindendi. Yine de, bu bilgiyi yakalamak hoşuma gitmişti. Belki işe yarardı.

Belkileresıgınanadam: Gerçekten Berat olabileceğimi düşündün mü, yoksa dalga mı geçiyordun?

Renklerindenarınankadın: Dalga geçmiyordum.

Belkileresıgınanadam: Berat'tan şüphelendiğine inanamıyorum.

Belkileresıgınanadam: Bu mide bulandırıcı...

Belkileresıgınanadam: Neden öyle düşündün?

Renklerindenarınankadın: Yani, kahveyi nasıl içtiğimi, kağıt bardak sevmediğimi ve diğer her şeyi bilebilecek sadece Berat var gibi gözüküyor.

Renklerindenarınankadın: Sadece o, bir ara bize o kadar yakındı.

Belkileresıgınanadam: Bunları bilmem için sana yakın olmama gerek yok.

Renklerindenarınankadın: Evet, öyleymiş.

Renklerindenarınankadın: Peki sen neden Berat'tan bu kadar nefret ediyorsun?

Renklerindenarınankadın: Ya da şöyle sorayım; ondan bu kadar nefret etmene rağmen neden onun yanındasın?

Belkileresıgınanadam: Onunla özel olarak bir dostluğum olmadığını söyledim. Ortak arkadaşlarımız var, o yüzden sürekli aynı ortamda bulunuyoruz. Ayırca nefret etmiyorum, sadece itici ve gereksiz biri olduğunu düşünüyorum.

Renklerindenarınankadın: Anladım.

Mesajıma cevap vermedi. Cevap beklemiyordum da aslında. Kafamdaki sorulara yavaş yavaş cevap buluyordum ve bu hoşuma gidiyordu.

Onu tanımıyordum ama tanımadığım bir adamı keşfediyordum.

Bu güzel bir histi. Bu hissi sevmiştim.

🍒




TEMMUZ |TextingOn viuen les histories. Descobreix ara