Özel bir bölüm II🌈

547 49 41
                                    

🍒

Kaşı, gözü, küçücük burnu, yuvarlak dudakları, görmekten hiç usanmayacağım elmacık kemikleri... Kusursuzluğun kelime anlamı karşımda uyuyordu. Uyanıkkenki halinden eser yoktu şimdi. Daha önce bu kadar masum olduğu bir an görmemiştim, bu kadar sakin, bu kadar sessiz... 

"Bu kadar uysal olduğun bir zamanı gözümle görmesem, asla inanmazdım..." diye mırıldandım gülümseyerek. 

Baş parmağım yanağında gezinirken; "Seni duyuyorum..." dedi gözlerini açmadan. 

Güldüm. "Bir gün yanında uyanacağım demiştim sana, değil mi?"

"Egemen..." dedi hafifçe gözlerini aralayıp. "Geberiyorum."

Sonra da gözlerini yeniden kapatıp üzerindeki örtüye iyice sarıldı. İyi görünmüyordu ve bu bende ufak çaplı paniğe neden oldu. "Temmuz." dedim elimi alnına bastırırken. "Oha! Yanıyorsun kızım sen."

"Üşüyorum Egemen ya!" dedi, bir yandan üzerinden aldığım örtüyü çekmeye çalışarak. 

"Üşürsün tabii, ateşin kırk olmuştur Allah bilir! Kalk, kalk, kalk, gidiyoruz! Ulan Egemen, ne salak adamsın ya... Sürpriz yapacağım diye kızı açık havada uyuttun, hasta oldu işte. Temmuz kalksana!"

Son anda yükselen sesimle sıçrayan Temmuz kaşlarını çatıp gözümün içine dikti bakışlarını. "Susacak mısın artık? Kafam kazan gibi zaten."

"Özür dilerim, özür dilerim... Kalk hadi hastaneye götürelim seni."

"Hastane falan istemiyorum."

"Tamam, yurda gidelim şu ateşini düşürelim o zaman." 

Başını sallayıp ayağa kalktığında kollarını iyice kendine sarmıştı. Ateşi biraz daha yükselirse havale falan geçirecekti ve bu ihtimal beni korkutuyordu. 

Yol boyunca gözlerini hiç açmamıştı. Gittikçe daha da kötüye gidiyor gibiydi. Yurdu özel olduğu için içeri girerken sıkıntı yaşamamıştım. Sonrasında yürümeye hali olmadığını anlayıp kucağıma aldım ve odasına kadar taşıdım. 

"Bu sahneyi çok farklı hayal etmiştim..." dedi gözlerini aralayıp.

"Ben de böyle olsun istemezdim ama şartlar..." dedim gülerek. O da güldü. 

"Tamam indir beni, uyuyacağım." dediğinde kaşlarımı çattım. 

Onu indirmeden etrafıma bakınıp sırıtarak yürümeye devam ettim. "İndireceğim güzelim dur."

Gözlerini açmadığı için nereye indireceğimden haberi yoktu. Ben ise bozuntuya vermeden banyoya girip yavaşça küçük küvetin içine bıraktım hafif bedenini. Bu esnada yattığı yerin yatağı kadar yumuşak olmadığını fark etmiş olacak ki hızla gözlerini açıp etrafına bakındı. Tek elim musluğun üzerindeyken gözlerimi bir saniye bile Temmuz'dan çekmiyordum.

"Hop hop hop! Eğer aklından geçen şeyi yaparsan seni mahvederim." dedi tehditkar bir şekilde.

"Üzgünüm sevgilim, her şey senin iyiliğin için." Su ısısını ılıktan biraz daha soğuk bir şekilde ayarladıktan hemen sonra duş başlığını Temmuz'un tepesine yerleştirdim. Kalkmaya çalışıyor ama halsizlik nedeniyle olsa gerek sadece yerinde çırpınmakla kalıyordu.

"Islanmaktan nefret ediyorum, biliyorsun değil mi? Kıyafetlerimin ıslanmasından nefret ediyorum ve sen şu an nefret ettiğim bir şeyi keyifle yapıyorsun. Buna pişman olacaksın Gölge... Seni pişman edeceğim."

Gülmemek için yanağımı ısırıp suyu kapattım. "Bu kadar yeterlidir herhalde."

"Dokunma bana!" Ona doğru uzattığım ellerime vurup bağırdığında refleks olarak geri çekildim. Bu sadece birkaç saniye sürdü... "Ya Egemen ne bakıyorsun? Dokunma dedim diye hemen bırakman mı lazım? Hastayım ben, yardım etsene!"

TEMMUZ |TextingWhere stories live. Discover now