6 ❦ eski hatıraların arasındaki yaşlı ruh

1.5K 244 90
                                    



#jisun - what should i do?


#jisun - what should i do?

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.






Gecenin karanlığı üzerime devrilmiş gibiydi.

Zihnimde büyüttüğüm çiçeklerim siyahtı, kaderimi yazan kalem siyahtı, dansım siyahtı, sözlerim, hayallerim, şarkım ve uykularım siyahtı.

Ama bu siyah bildiğimiz renk siyah değildi. Koyu bir şeydi. Renk kategorisine giremeyecek kadar koyu bir siyah.

Siyah bir evrenin içine hapsolmuş gibi hissediyordum kendimi. Etrafımda ki her şey çok koyu ve yoğundu. Mesela otobüslerin kırmızı olduğunu hiç görmedim. Onlar çok koyu bir renkti. Fakat bu rengin tanımı yoktu sanki.

Ağaçlar, kuşlar, çiçekler, insanlar. Hiçbiri bir renge sahip değil artık. Hepsi kara bir delik gibi gürleyen bir siyahın içine hapsolmuş gibiler.

Eğer kör olsaydım renkleri göremezdim.

Fakat ben siyahı görebiliyordum.

Ve sanırım kör olan gözlerim değil, ruhumdu.

Mutfak tezgahının üzerinde oturmuş, bacaklarımı sallandırarak bedenimdeki morluklara yara bandı yapıştırıyordum. Üzerimde koyu gri bir pijama şortu ve aynı renk yarım kollu pijama üstü vardı. Bu havada bunu giymek çılgınlıktı biliyordum ama evin içi sıcaktı ve ben yara bantlarını yapıştırmak için bedenimi görmek zorundaydım.

Mutfağın loş ışığını kullanarak her ne kadar başarılı olamasam da, bedenimdeki yara izlerini yara bandıyla kapattım. Yaralarımı yara bandının iyileştirmeyeceğini biliyordum ama tenimde onları görmek hoşuma gidiyordu.

Yarım saatlik bir uğraşın sonunda; sol koluma dirseğime kadar dokuz tane yara bandı yapıştırmış, dizlerimin her birine dörder tane ve sağ bacağımın ayak bileğine iki, solun dizden yukarısına üç yara bandı yapıştırdım. Sanırım ayak bileğim düştüğüm için burkulmuştu. Sağ kolumun bileğini tamamen sargıyla sarmıştım. Damarlarımdan akan kanı o kısımda hissetmiyordum.

Yüzümdeki tokat izlerini olduğu gibi bırakıp yanağımdaki iki çiziğide kahverengi yara bandıyla kapattıktan sonra kağıtların hepsini çöpe attım ve mutfak tezgahının üzerinden indim. Ayak bileğimin üzerine bastığımda yükselen acıyla kısıkça inleyip tezgahtan tutundum ve o an gözlerim duvardaki saate takıldı.

Saat dörttü.

Evdeki herkes kendi odasına çekilmişti. Annemin dediği gibi bir ben uyuyamıyordum. Omuzlarıma tüneyen acı dozunu biraz fazla kaçırmış olmalıydı.

taç yaprağıWhere stories live. Discover now