26 ❦ Sakura'lar uyumamı söylüyor

938 106 44
                                    




#park won - all of my life.
#amnesi - just give me a reason.

#amnesi - just give me a reason

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.





Yıllar önce öldürüp zihnimin duvarlarından tablo diye astığım çocukluğum yaralı bir nefes aldı. Şaşkınlık ayak dibimde birikti ve saçlarıma ulaştı. Bütün bedenime serilen kefen gibi duygularımı ele geçirmiş yalnızlık ölü çocukluğuma ipler takıp istediği gibi konuşturdu. Bu bir taklitti. Geçmişten kaçarak şimdiye sığınmak için geleceği taklit eden zamandı. Bir zamanlar var olmuş ölü bir çocukluğun kalp atışlarında bulunmuş heyecan kadar taze gerçekti.

"Kalabalık olduğunu sanıyorsun, yalnız olmadığını sanıyorsun. Evet, yalnız değilsin. Haklısın da. Herkes var etrafında. Çevrene bak bir sürü insan var. Ama yanında kim var? Yanında durmayı isteyen kaç kişi var. Kendi yalnızlığını kör bir kuyuya iterek seninle bir bütün haline gelmek isteyen birisi var mı?

Hâlâ kalabalık mısın?

Vazgeç birisiyle 'biz' olmaktan. Onunla bütünleşerek 'tek' ol. 'Biz' içinde iki farklı bedeni taşırken, birisine karışarak bütünleşmek yegane olduğunuzun kanıtıdır.

Vazgeç Erva, senin için yok olup ruhunu sana katmak isteyen birisi asla olmayacak. Seni neden sevsinler? Bizi neden sevsinler Erva? Birbirimizden başka kimsemiz yok ki bizim. Ama sen ısrarla beni reddetiyorsun. Yaşadıklarımız yüzünden değilde beni sürekli görmezden gelen senin yüzünden bu kadar yaralıyız biz. Yaralarımızı kapatma şansı ver bize.

Geçmiş, sen istediğin zaman acılarına yara açan neşteri, dikiş atan iğneyle değiştirebilir.

Ama sen hiç istemedin ki."

Zihnime kocaman bir masa yerleştirdim ve on altı yıllık bütün yaşantımı masanın arkasına topladım. Hepsi aynı şeyleri söylüyordu, hepsi aynı zihniyette, aynı umutsuzluğun içindeydi. Ama on yediye günler kala daha şimdiden kendi umuduyla kalbime gün gibi doğmuştu.

Bu yıl diğerlerinden farklı geçecekti biliyordum. Artık gün batımlarını değil, gün doğuşlarını sevecektim.

Hissedebiliyorum.

On yedi, birkaç gün sonra ilk kez bana dilek tutma hakkı verecekti. Ve ben dilek tutarak mumu üflediğim anda gökyüzü benim için bir yıldız kaydıracaktı ve böylelikle dileğimin gerçekleşmesi kesinleşecekti.

Bütün bu melodramı artık yaşamak istemiyordum. Artık çektiğim acılar için üzülmek istemiyordum. Artık her mutlu oluşumda bileğimdeki yaraya bakıp geçmişi hatırlamak istemiyordum.

taç yaprağıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin