24 ❦ ay'a çıkan ilk duygular

1.1K 120 114
                                    


#kina - get you the moon.

#xxxtentacion - changes

#scar - bios

#park boram - please say someting, even though it is a lie.

#eddy kim - when night falls.

#nightcore - we can't stop.

#nightcore - we can't stop

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.





Bazen insanları kurtarmak için onları tanımaya çalışırdım. Eğer onları yeteri kadar tanırsam o zaman onlara yardımcı olabilirim, diye düşünürdüm. Mesela birisinin tenine işlediği dövmenin nedenini bilirsem, sudan korkan çocuğun çocukluk travmasını bilirsem ve hep cam kenarında oturan o sessiz kızın ne yaşadığını bilirsem olayın çözüleceğini sanırdım.

Fakat, birisinin ne yaşadığını bilmek nasıl hissettiğini bildiğimiz anlamına gelmezdi.

Tenine işlediği dövmeni birisini ömür boyu unutmamak için yaptırdığını bilsem de, içindeki o acını hissedemezdim. Sudan korkmasının nedeni çocukken kedisinin gölde boğularak gözleri önünde ölmesi olsa bile, o an ne kadar acı çektiğini hissedemezdim, yada o anı her hatırlayışında çektiği acıyı. Cam kenarında oturmasının, bu kadar sessiz olmasının sebebi hep aldatılmış ve dışlanması olsa da, hâlâ ne kadar acı çektiğini hissedemezdim.

Başkalarının acısını hissedemezdik. Acısını bilsek de, hissedemezdik.

Elimdeki sprey boyayı kaldırıma bırakarak birkaç adım geri attım. Siyah tuvalin üzerine dağılmış renkler, renklerin üzerine dağılmış siyah mürekkep. Siyahın arkasındaki renkleri hiç kimse görmezdi.

Eskimiş beyaz duvara zihnimi zorlayarak, boyumun yettiği kadar yüksek, yaratabildiğim kadar geniş paslı kaburgalar çekmiştim. Sona doğru kırılmış içinde çürümüş bir kalbi taşıyan kaburgalar. Kalbin ucundan damlayan kan döküldüğü yerden çiçek bahçesine dönüşüyordu. Yaralıydı ama gülleri vardı kalbinin sanki.

"Geçmişe geri dönmeyeceğim," diye fısıldadım kendi kendime. "Bir daha asla doğmayacağım."

Duvarı hâlâ boyarken ellerime kaçamak bakış attım. Kazağımla beraber gömleğimin kolunu dirseğime kadar sıvamıştım. Ellerim, parmaklarım hatta kollarım bile, hepsi renklerle kaplanmıştı.

Öylesine dökülmüş renkli boyalar vardı tenimde.

Son dokunuşları yapmak için yere çökerek diz kapaklarımı soğuk zemine yasladım ve yere dökülmüş boyalar dizlerime bulaştı. Dizlerimdeki, düşdükten sonra açılan ve hâlâ iyileşmeyen yaralar kendilerini boyadılar. Sahiplerinden habersizce.

taç yaprağıWhere stories live. Discover now