16 ❦ yanan evin içindeki akşam yemeği

1K 125 85
                                    



#bumkey - when i saw you.

#bumkey - when i saw you

Ουπς! Αυτή η εικόνα δεν ακολουθεί τους κανόνες περιεχομένου. Για να συνεχίσεις με την δημοσίευση, παρακαλώ αφαίρεσε την ή ανέβασε διαφορετική εικόνα.




Uyandım.

Açlıktan midem sırtıma yapışmıştı sanırım, çünkü onu hissetmiyordum. Hiç hoş olmayan bir şekilde esneyerek yataktan kalktım. "Günaydın duvarlar, günaydın kapı ve günaydın ölü bir gün." Çağan'dan kıyafet isteyemeden odasına çekilip uyduğu için ben de mecbur okul kıyafetleriyle uyumuştum. Yataktan kalktığım gibi odadan çıktım ve evin içinde parmak uçlarımla yürümeye başladım.

Yorgun bakışlı Çağan Eflah'ı uyandırmak akıl işi değildi. Gün boyu bana o uykusuz bakışlardan atarak ona vicdan yapmamı sağlardı. Bu yüzden de arsızlığıma devam edemezdim. Oysa hayatta kalmak için yüzsüzlüğüme ihtiyacım vardı.

Evin içinde ilerlerken etrafı göz süzgecimden geçirmeyi de tabii ki unutmamıştım: Ev bir yalı yada saray değildi. Sıradandı. Bizim daire gibi merdivenleri olan, oldukça sıradan bir evdi. Çağan Eflah'a ayak uyduramayacak kadar sıradandı hemde.

Yüzüme sinsi bir ifade yerleştirerek büyük buz dolabının tam karşısında durdum. Ellerimi küçük çocuklar gibi birbirine çırptım ve karnımın gurultusunu ses verdim. "Midem sizi evlatlık almak istiyor bebeklerim." diyerek kendi kendime kötü kadın kahkahası atmaya çalıştım ama aç olduğum için bunu uzun süre devam ettirmeden buzdolabının kapısını açtım.

Sonuç: Hayal kırıklığı.

"Boş?" Dudaklarım benden izinsiz şaşkınlık nidalarına gebe kaldı. Buzdolabı tamamen boştu. Yani bildiğimiz bomboş, içinde sinekler uçuşuyordu resmen. Ama Çağan nasıl yemek yiyordu öyleyse? Yeni taşındığı içim alışverişe çıkamamış olabilir miydi? Ağıma takılan sorular çürümeye yüz tuttuğunda buzdolabının kapısını kapattım ve koşarak merdivenleri çıktım.

Çağan Eflah'ın kapısının önünde duraksadığımda ciğerlerime okkalı bir nefes saplandı. Sol elimi havaya kaldırarak kapıya vurdum. Biraz daha beklersem havanın sayesinde yediğim yüreği sindirecektim ve aç karnına onun kalkmasını bekleyecektim. Bu ölüm gibi bir şeydi benim dünyamda.

Kapı tahmin ettiğim gibi açılmadı. Sanırım hâlâ uyuyordu. Tabii o da haklıydı çünkü saat sabahın beşiydi. Boğazımı temizleme gereği duyarak kapıyı tekrardan tıklattım. Cevap gelmedi. Artık sinirlenmeye başlıyordum.

Andaval gibi uyumuştu hayvan.

Hem de evde bir yabancı olmasına rağmen. Bana nasıl güvenerek böyle derin bir uyku uyuyabilmişti? Ya evine onu öldürmek için gelen bir seri katilsem ve onun uyumasını bekleyip mutfaktan aldığım en keskin bıçakla ensesine çökmek için bekliyorsam? O zaman ne yapacaktı acaba?

Elimi tekrardan havaya kaldırarak kapıya sertçe vurmaya yeltenmiştim ki, kapı aniden açıldı ve ben havaya kaldırdığım yumruğumu onun göğüs kafesine vurdum.

taç yaprağıΌπου ζουν οι ιστορίες. Ανακάλυψε τώρα