22 ❦ havva'ya yasak limon

1.1K 125 147
                                    


#Kenshi yonezu - lemon.

#chouchou - sign 0.

#bts - spring day.

#zayn - dusk till dawn ft. sia

 sia

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.






Kağıttan bir kalbim olsun isterdim hep.

Yada sadece kan pompalama görevini sırtlamış kartondan yapılsın.

Aklınıza gelebilecek her türlü kalbi göğüs kafesimin içinde saklamak isterdim. Çocukluktan bu isteğim bir kat bile olsun azalmamış, aksine giderek güçlenmişti. Ben asla gerçek bir kalbe sahip olmayı istememiştim. Eğer ki gerçek bir kalbe sahipsen kan pompalamaktan daha fazlasına göz dikerdi.

Hissetmek isterdi.

Etten duvarının, ıslak bir kağıt gibi kolaylıkla parçalanacağını bilse de her duyguyu tatmak, damağına yayılan o tadı almak isterdi. Ve eğer gerçek bir kalbin varsa, bir gün mutlaka kırılırdı.

Gözlüğüm camdan yapıldığı için elimden almışlardı. Önümdeki beyaz duvara öylece bakıyordum fakat heryer bulanıktı. Kelimeler dilimin altında kalıp boğuluyor, düşünceler ölü bir cesedin kalp ritmini ölçen cihaza bağlanmış tek sıra halinde yok oluyordu. Zaman vücudumda durmuştu. Gelecek ise damarlarımda alev alan umutla yanıp kül olmuştu. Daha sonra bulantının içine onun naif sesi sızdı. Tükenmiştim.

"Kırılmaktan mı korkuyorsun?"

Akrep yelkovana ihanet etmiş, geçmişin keskin kılıcını yelkovanın özündeki geleceğe saplamıştı. Dakikalar kanıyordu. Saatler kendi cinayetinde boğuluyordu. Bakışlarım en tepedeki duvar saatine kaydı usulca: Sonra Kim JongHyun bahçemdeki bütün çiçekleri ıslatarak şeffaflaştırdı.

Zaman geçiyor..

Bakışlarımı oyalamak istermiş gibi duvar saatinde gezindirdim. Beyaz mermerden yapılmış buz gibi zeminde oturmuş, sırtımı yatağın kalın bacağına yaslamıştım. Sanki ruhumla bedenim arasına yıkılmaz tuğlalar inşaa etmişlerdi ve bana sahte kanatlar takıp uçmamı bekliyorlardı. Fakat ben, kafesin içindeydim.

"Neden korkuyorsun küçüğüm?"

Aniden karşımda beliren silüet zaten bulanık gören gözlerimi doldurdu.

Tik-tak, tik-tak.

Zaman geçiyordu.

Durmadan, soluklanmadan, acımadan. Her şey yıkılışın tadına bakmaya başlamıştı: Tuğlalar ruhumun üzerine devrilip onu yaraladı, duvar saati parçalanarak yok oldu ve kanatlarım soldu. Çünkü bir kuşun yeri kafes değildi. Olamazdı, olmamalıydı.

taç yaprağıWhere stories live. Discover now