9 ❦ okyanusun derinliklerine gömülmüş gülümsemeler

1.3K 193 84
                                    



#bts - let me know.


#bts - let me know

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.





Otobüs durağında oturarak yere dokunamayan ayaklarımı usulca bir ileri bir geri sallıyordum.

Saçlarım hâlâ bembeyaz ve ıslaktı. Kazağıma bile bulaştığı için sütün kokusunu çok rahatça alabiliyordum. Yolun karşısındaki yaya geçidinde bekleyen insanları izliyor, bir taraftan da isimlerini tahmin etmeye çalışıyordum. Sürekli kendi kendime oynadığım bir oyundu bu. İnsanların maskeli yüzlerine, saçlarının rengine ve ruhlarını örten kıyafetlerinin kalınlığına bakarak onlara isim vermeye çalışırdım.

Dünya ne tuhaftı; herkesin bir ismi muhakkak olmalıydı ve insanlar bu damganın altında bütün hayatları boyunca ezilmek zorundaydılar.

Başka bir tuhaf olaysa; William Shakespeare'e "William Shakespeare." dediğimiz halde gerçek isminin bu olup olmadığını bile bilmiyorduk. Hiçbir kaynakta onun gerçek ismi geçmiyordu. Fakat biz onun nadide ruhuna bu damgayı şak diye yapıştırmış, onun da bizim gibi birkaç harfler kaosundan ibaret olmasını istiyorduk. Onu buna zorluyorduk.

Belki de Shakespeare, insanların üzerine yapışıp kalan çürümüş harflerden daha fazlası olduğunu biliyordu. Aynı zamanda hem William, hem Jack, Finch, Jean, hem de Anna'ydı.

Hayatta kalan birkaç orijinal imzada; "William Shakespe," "Willm Shaksp," "Wm Shakspe," "William Shakespere," "Willm Shakspere," "William Shakspeare," adlarını kullanıyordu.

Belki de ona göre Shakespeare, bütün bunların hepsiydi. Aynı anda kırk farklı insanı kendi benliğinde taşıyabiliyor, ve sadece bir insan olmakla yetinmiyordu.

Ama biz?

Ben sadece Erva'ydım.

Sen sadece Haneul'dun, başka bir ülkede başka şartlar altında yaşayan Saerin'di, bir başkası Tae Hee'ydi, mezar taşının üzerinde ismini tesadüfen gördüğün kişi Lenora'ydı, kaldırımda yürüyen tuhaf kız Turuncu'ydu ve Maira diye seslendiğin kişi sadece Maira'ydı.

Jordan'a Rose diye seslenemezdin. Çünkü o sadece altı harf, iki heceden ibaret olduğunu kabul etmişti. Seslensen bile dönüp sana bakmazdı.

Peki bunlardan başka birisi olamaz mıydık?

Eğer Haneul olarak ölecek kadar acı çekiyorsan Maira olsaydın ve güneş içine doğsaydı. Eğer Turuncu olarak yaralıysan Lenora olsaydın ve yaralarına yara bandı yapıştıran birini bulsaydın.

taç yaprağıWhere stories live. Discover now