6.BİSTRO

417 192 171
                                    

Herkese iyi okumalar dilerim! Bu bölüme bazı ipuçları bıraktım ileride gerçekleşecek olaylarla ilgili, umarım bulabilirsiniz.

Bölüm Şarkıları:

İkiye On Kala - Sonra Kül Tablasında Yer Arıyorsun

Emir Can İğrek - Müzik Kutusu

Yüzyüzeyken Konuşuruz - Ne Fark Eder

Nefes kaynağı olan çam ağaçlarından düşen kozalaklar hür mü olmuşlardı yoksa yitik mi düşmüşlerdi? Sonbaharda sararıp yere düşen ve ardından kuruyan yapraklar üstlerine basılmayı ne kadar hak ediyordu peki?

Bir uçurumun kenarında yuvarlanıp denize düşen küçük kaya parçaları yakıyor muydu denizin canını?

Ağaçlar üzerlerine kazınmış, ilişkilerin demir başı olmuş isimleri kucaklıyor muydu yoksa canı yandığı için intikam öfkesiyle tutuşuyor muydu?

Peki ya insan, kaybettiği umudunu bulduğunda eski yaşanmışlıklar yüzünden daveti geri mi çevirirdi yoksa kucak açıp o eski tanıdık hissin davetine itaat mı ederdi?

Hak etmediğim çok şey yaşamıştım, umudu kökünden söküp atmıştım. Şu an Kamer bana önceden hiç acımadan silip attığım beklenti hissini hatırlatmaya çalışıyordu. Umudumu bana geri mi verecekti? İnsan ister istemez beklentilerinden zarar alıyordu. Bu sefer eskiden olsa gerçekten bekleyeceğim fakat şu an aklımdan bile geçirmediğim bir şekilde davet etmişti.

Kamer'in adresini attığı bistroda sahneye yakın bir masada otururken aklımı kurcalayan sorular beni boğmak üzereydi. Mersa tam karşımda oturmuş aldığı kokteylin pipetiyle uğraşırken kolama göz attım. Bazı alışkanlıklar kaç yaşına gelirsen gel vazgeçilmezdi işte.

Kamer ve Barut ortalıkta görünmezken telefondan saate baktım. Çoktan gelmiş olmaları gerekmez miydi? Menüde canlı müzik saatinin beş dakika sonra olacağı yazıyordu ve kaçırmaları an meselesiydi. Sıkıntıyla oflayıp kolamdan birkaç yudum alırken Mersa bakışlarını önce kolaya, ardından da bana değdirdi.

''Seni tanıdığımdan beri kola içiyorsun, bıkmayacak mısın hiç? Az alkollü kokteyl alabilirsin.'' dedi bardağını bana uzatırken. Yüzümü buruşturarak baktığım bardağı sahibinin önüne itekledim. ''Almayayım, gece sonu belki bir bardak içerim.'' dedim göz devirmesine sebep olacağımı bile bile. Alkol kullanmıyor değildim, yalnızca bugün mide bulantısı dolu bir gün geçirip henüz iyileşmiş midemi tekrar kötü hale sokmak istemiyordum. Alkol, reflüsü olanların dostu değildi.

''Nerede kaldılar ki?" dedi Mersa bıkkın sesiyle. O da bekletilmekten haz etmezdi ve evden çıkması kolay olmayan bir insanı buraya kadar getirmek benim için büyük başarıydı. Anons edilen grup sahneye çıktığında gözlerim şokla açıldı. Grubun solisti elinde gitarıyla Kamer'di! Barut ise öbür yanında gitarıyla bize bakıyordu. Bistrodakileri kısaca selamlayıp tanıdık gitar tınısıyla baş döndürmeye başladı. Sesini ilk kez şarkı söylerken duyacağım için heyecanlı ve şanslıydım. Demek bu yüzden çağırmıştı bizi buraya. Güzel jestti, vesselam.

''Bugünlerde sarhoşum böyle aklım havada
  Düşündüğüm net bir şey yok
  Öyle boş tenhada dolandım
  Bütün gece, bütün bir ay, bütün sene
  Ne fark eder? 

  Üzülmüştüm, üzmüştüm biraz üşümüştüm de
  Kendime bile uzaktaydım, düştüm epeyce
  Belki öptüm, belki sevdim, belki senden bahsettim
  Ne fark eder? 

SOĞUĞUN YANGINI Where stories live. Discover now