12.ŞEFKAT

283 103 183
                                    

Bölüm Şarkıları:
Tuna Kiremitçi & Sena Şener - Birden Geldin Aklıma
Lana Del Rey - Lust For Life

İyi okumalar.

Güneş tutulmasının manzarasını sevenler, ay tutulmasının yarattığı deniz gelgitlerinden bihaberdir. Geceleyin ay ışığının aydınlattığı denizi seyre dalmak, bir şairin kalemindeki mürekkebin ilk damlasına denk gelebilir.

Gün ışığı tüm gerçekleri ortaya sererken ay karanlığı içine hapseder. Birbirinin tamamlayıcısı olan bu iki gök cismi aynı zamanda bambaşka olaylara sebebiyet verir.

Bir olguyu açıklamak, kendini tanımaktan daha kolaydır. Kimse kendini tam anlamıyla tanıyamaz. Bazı zamanlar olur, en yakın arkadaşın yahut sevgilin seni senden daha iyi tanır. Dışarıdan bir göz değilsindir ki hareketlerini tam anlamıyla bilesin.

Ay karanlığının da koruyamadığı bir takım olgular olabilir miydi?

  Hastane yolundaydık. Kamer'in sağ tarafındaki yerim sabitti. Yola tedirgin bakışlar atarken Mersa'nın babasına açıklama yapmasından çok kafasındaki karmaşaya nasıl bir çözüm yolu bulacağımı düşünmeye çalışıyordum. Kendi kafam karman çorman olmasaydı bir ihtimal arkadaşımın derdini hızlıca çözebilirdim. Lakin kafam en az onun kadar dolu ve biçare vaziyetteydi.

Hastanenin önünde duran arabayla Kamer, hızlıca park yerine sürdü. Arabayı park edip elimi kavradığı gibi acilin yolunu tuttu. Mersa'nın yanına vardığımızda babasının yanında olmadığını fark edip iç çektim. Beni fark ettiğinde yüzünde bariz bir rahatlama belirdi. Yanıma adımlayıp sıkıca sarıldı, onu kollarımın arasına çekip saçlarını okşadım.

"Nasıl hallettin?" dediğimde Kamer'in ters bakışları Emre'nin üzerinde geziniyordu. Barut'u hesaba katmıyordum bile. Her an yeniden saldıracak bir pozisyonda durduğunun farkındaydım.

"Trafik kavgası dedim, ne diyeyim? Benim için kavga ettiler mi deseydim?" Sinirle güldü. "Canınız kavga istiyordu da neden beni de zor durumda bırakmayı seçtiniz? Babama yalan söylerken ne kadar utandığımdan haberiniz var mı?" Pansumanı yapılmış yüzlerinde mahçup olmaya dair herhangi bir bulguya rastlamadım.

"Hele sen," Emre'ye sinir ve geçmiş yüklü bir bakış attı. Bana göre en ağır bakış, geçmiş yüklü bakıştı. İçini dağlayacak kadar kuvvetli, eski zamanların tadına rastlanacak kadar güzeldi.

"Bir daha karşıma çıkmaman gerektiğini söylemiştim sana. Yoluma bakmama izin vermiyorsun. Taş misali dizilmişsin o yola. Söküp aldıkça türüyorsun." Barut, sinirle Mersa'yı dinledikten sonra ayağa kalkarak Emre'nin yanına ilerledi. İşaret parmağını kaldırıp yüzüne doğrulttu.

"O taşları ben senin götüne tek tek..." Kamer'in yanına bir çırpıda gidip ağzını kapatması ve diğer eliyle omzunu sıvazlamasıyla cümlesi yarıda kesildi. Acildeki hemşirelerin sert bakışlarına maruz kalsak da karşı karşıya kaldığımız olay daha önemliydi.

"Kardeşim sakin ol. İkinci bir vukuat daha çıkartma, kız da tekrardan mahçup durumda kalmasın." Barut bakışlarını Mersa'ya doğrulttuğu zaman Kamer yavaşça geri çekildi. Barut sakince Mersa'nın yanına yaklaşıp Emre'ye inat göz teması kurdu. "Kusura bakma, zor durumda kalman en son isteyeceğim şey." Mersa bir anda yumuşayıp başını önemli olmadığına dair bir iz bırakarak salladı. Emre durum karşısında iyice köpürürken Kamer duruma el attı.

"Sen de defol git, ortalık durulduktan sonra eğer Mersa isterse konuşursun. Ha istemedi diyelim, o puşt arkadaşın gibi çıkar gidersin hayatından." Emre ayağı kalkıp ters bakışlarını Mersa'nın üzerinde gezdirdi.

SOĞUĞUN YANGINI Where stories live. Discover now