8.YEMEK

351 173 152
                                    


Oy ve yorumlarınızı bekliyorum, iyi okumalar!

Bölüm Şarkıları:

Fırat Tanış - Yani Olmuyor

Rihanna - Stay & Mikky Ekko

Lana Del Rey - Blue Jeans

Mutluluk insanların peşine düşmeyecek kadar egosit, insanları yolunda perişan edecek kadar kibirliydi. Kendinden bir şeyler katmadan sahip olamaz, yanına bile yaklaşamazdın. Mutluluk, dağların ardından yükselen yeni doğmuş güneş gibiydi. Mutluluk, dağlar çöller aştıktan sonra ulaşılan o bir tanecik su damlasıydı. Mutluluk, yeni doğmuş bir bebeğin ilk ağlamasıydı. Mutluluk, insana yaşadığını hissettiriyordu. Nefes aldığına emin oluyordun mutlu olunca. 'Oh be! Dünya denen yer sahiden güzel!' diyordun inanması güç bir şekilde. Bir uğur böceği konuyordu parmağına, inancın yoklanıyordu ruhunda bir yerde.

Sonunda peşinden koştuğum mutluluğa bu kadar yakınken, bir şeylerin engel olacağını tahmin etmeliydim.

Şaşkınlıkla dedem ve Kamer arasında gidip gelen bakışlarımın ardı arkası kesilmezken dedemin tuttuğu kolumu silkip elinden kurtardım.

"Neler oluyor?" dedim korku dolu bir tavırla. Şu anda içsel bir hissiyatla Kamer'in arkasına saklanmak istiyordum. Dedem hiç de güvenilir gelmiyordu. Aklını kaçırmış olmalıydı. Durduk yere ne olmuştu da bu kadar korkmuştu?

"Bir daha bu çocukla görüşmeyeceksin! Duydun mu beni?!" Ses tonunu yükseltip emir vermesi üzerine kaşlarımı çattım. Bu adam bu hakkı nereden buluyordu? Hem, bir anda beni koruyası gelmiş olamazdı. Çocukları sevmezdi ki! Onun için bir istisnaydı Beste.

"Geçmişte yaşadığımız sorunları torunlarımıza yansıtmamız bencilce olmaz mı Ömer?" dedi Sevda Hanım, Kamer'in babaannesi. Aralarındaki mesele her ne ise ilgi çekici olduğu kesindi. Bir şeylerin yanlış gittiği o kadar belliydi ki ortamın aurası gittikçe geriyordu insanı. Dedem korku ve emir saçmasa sorgulardım ama şu anda tek istediğim Kamer ile birlikte buradan çekip gitmekti. Sonuçta hastahaneye getirip görevimi yapmıştım değil mi? Bundan mı yüz buluyordu acaba?

''Yaptığının sonucunda tek yara alan torunum olmayacak! Kendi torunun da zarar görüyor!'' Dedem, anlamsız bakışlarımızı önemsemeden anneannenin karşısına geçmiş Kamer'i işaret ediyordu. Ara ara başını tutan Kamer, beni yanına çekerek şaşırttı. Anneannesi Kamer'e bakarken omuz silkti.

''Yan etkisinden haberim vardı.'' dediğinde anneannesi, Kamer kaşlarını çattı. Ne olduğu belirsiz konuşmanın tamamıyla dışına itilmiştik. ''Yeter! Sorununuz neyse akşamki yemekte konuşursunuz. Belli ki bize itiraf etmeniz gereken olaylar var. Şimdi sizin aksinize sorumluluğunun bilincinde insanlar olarak çıkalım şuradan. İnsanları rahatsız etmenizin lüzumu yok. Ayakta durupta yorulmayın.'' dedi Kamer belime kolunu sararken. Bakışlarım yüzüne kaydığında kaşlarım çatıldı. ''Ne yemeği?'' dedim sorgularcasına. Dedem ve anneannesi arasında olanlardan onun da bilgisi olmadığı belliydi ama yemek denilen şeyden haberi olduğu kesindi.

''Baban söylemedi mi? Akşama iş yemeği var. Aileler arasında olacak.'' dediğinde başımı iki yana salladım. Neden her şeyden en son benim haberim oluyordu ki? ''Pekala.'' dedim sindirmeye çalışarak. Biz ileride yürürken dedem ve anneannesi de kendi aralarında bir tartışmaya giriştiler.

  Otoparka geldiğimizde Kamer durdu. Onunla birlikte ben de durmak zorunda kaldım. Bana dönüp belimdeki elini çekti. "Akşama görüşürüz?" dedi soru sorar bir şekilde. Her ne kadar eve gittiğimde ailemle bu konuda son haberi olanın ben olduğum hakkında münakaşaya gireceğimi bilsem de başımı salladım. "Akşama görüşürüz."

SOĞUĞUN YANGINI Where stories live. Discover now