16.DOLUNAY

212 49 180
                                    


Bölüm Şarkısı:
Ali Atay - Bu Kıza Kadar

İyi okumalar dilerim.

  Şarap karafından kadehlere doldurulan şarap damlaları gibiydi aslında yaşam. Şarap karafı ömrü simgeler, doldurulan kadeh de önümüze sunulan anıları.

Son yaşanan olayın üzerinden iki hafta kadar geçmişti. Vizeler yaklaştığı için sabahın erken saatlerinde bistroya gelmiş, boş mekanda çalışma isteğiyle masalardan birine geçmiştim. Muhtemelen birazdan Mersa ve Helin de çalışmak için gelirdi.

Mersa beni çok bekletmeden geldi. Helin, bistronun kapısından sinirli adımlarla girince bakışlarımı ona çevirdim. Bir yandan söyleniyor, bir yandan sırtından düşmek üzere olan çantayı tutmaya çalışıyordu. Birkaç adımda yanımda bitip çantayı karşımdaki sandalyeye fırlattı.

''Ne oldu asi yıldız? Ne bu sinir?'' Elimdeki kalemi masaya bırakıp bakışlarımı sinirli yüzüne çevirdim. Soluk soluğa kalmış bir şekilde bana bakıp telefonu masaya fırlattı.

''Yaman beni sinir etti yine! Ona kaç kere dedim adıma karar verme hoşlanmıyorum diye. Yine adıma söz vermiş bir arkadaşımızın partisine gideceğimize dair. Sabah sabah sinirlerim tepemde ya!'' Saçlarını çekiştirip elini yüzüne kapattı. Bunu yapmadan önce yüzünü buruşturmayı ihmal etmemişti. Kaşlarım hayretle havaya kalkarken telefondan gelen arama sinyaline baktım. Yaman tekrardan arıyordu fakat aramayı reddetmekten vazgeçmedi. Bistronun kapısı tekrar hiddetle açıldığında ilk kez sinirli bir Yaman'a denk geldim. Kaskını bile çıkartmayı unutmuş hızlı adımlarla masaya ulaşmıştı. Fark etmiş olacak ki kaskı son anda çıkartıp masaya attı.

''Sana açıklama yaptım mı? Yaptım. Kırılma diye beni kırmana müsaade ediyorum ama yeter! İkimiz adına da mı düşünmeyeyim Helin?'' Hiddetle bağırdığında Helin oturduğu yerden kalkıp hışımla Yaman'a yöneldi.

''Bana sorulmadan karar alınmasından hoşlanmadığımı şu üç yıl içinde yeterince fark ettirdiğimi düşünüyorum.'' Kollarını göğsünde birleştirip bağırmadan kendini ifade etmeye çalıştı.

''Sana hak veriyorum ama yaptığım şeyin kötü olmadığını sen de biliyorsun. Bizi çift olarak gördüğüm için bu tarz kararları alıyorum. Sen empati kuramıyorsun, amacım fikirlerini yok saymak değil ama düşün. Bazen gerçekten karşı çıkacağım durumlarda sana sözümü dinletemiyorum, fikrime saygı duymuyorsun.'' Başını iki yana sallayıp kaskını eline aldı. Bakışları bana değip tekrar Helin'e döndü. Şu anda oturup ağlamamak için kendimi zor tutuyordum. Tek bir kelime etmesine izin vermeden kaskını takıp bistrodan gitti. Helin, eliyle yüzünü sıvazlayıp bar kısmına ilerledi.

''Gelen vursun giden vursun Helin'e.'' diye mırıldanıp bardaki dolaptan soda aldı. Çantasından tıpla ilgili ders kitaplarını çıkartıp not çıkartmaya başladı. Aklının takıldığını bilsem de biraz iç dünyasında takılmak isteyeceğini düşünüp notalarıma döndüm.

Yarım saat kadar sonra telefonu çalan Helin'e döndüm. Gösterdiği ekrana baktığımda arayan kişinin Yaman değil de Kamer olduğunu görüp kaşlarımı çattım. İstemsizce oluşan kıskançlık duygusuyla yüzüne baktım. Beni neden aramamıştı ki? İki haftadır ilişkimiz çok monoton geçiyordu. Flörtleşmeler ve arada beni izlerken yakaladığım o buz mavisi bakışlar...

''Çete olmuş oğlum bunlar. Hesap soruyor bak bak.'' Helin'e bakıp kaşlarımı kaldırdım. Sevgilimi aramalıydım. Evet. Yapmam gereken buydu. Numarasını tuşladığımda telefon bir müddet çaldı. Ardından o boğuk ses içimi doldurdu.

SOĞUĞUN YANGINI Where stories live. Discover now