2.Bölüm "Sessizlik"

1K 732 498
                                    

Bölüm Şarkısı: The Chainsmokers- Paris

🍁

🍀Düzenlendi🍀

Güzel belki de sıradan bir günde yolda yürürken derin bir çukurun içine düşersin. Sonra dışarı çıkmak en azından gökyüzüne biraz daha yakın olabilmak için debelenirsin. Yapamadığın içinde ukte kalan onca arzu ve dilek beynine üşüşür. Telaş bedenini sarar ve yukarı çıkmak için tüm gücünle elini uzattığında ayağın kayar ve düşüverirsin tekrardan çukurun içine. O an anlarsın ordan kurtulamayacağını.

Tanımadığın biri elini uzatır ya da sağlam bir halat fırlatır çukurun içine. Sen umudunu kaybettiğin anda seni çukurun içinden kurtarır. Ege Bey ve Ali Beyde sanırım benim kurtarıcılarımdı. Düştüğüm karamsarlık çukuruna ellerini uzatan iki adet uzun dalları olan ağaçtılar onlar.

Korku fikri ile yanıp kavrulurken güneşin ısısını ve parlaklığını sunmuşlardı harelerime. Bedenimin ısısı yükselmeye başladığında tebessüm etmek için çok fazla sebebimin olduğunu anlamıştım. Belki de hayat kavramını süsleyip fısıldamışlardı kulağıma. Gözüm kapalı beni hastaneye getirdiklerinde hislerini hissetmiştim.

Yaşadığım için mutluydum. Yanımda oldukları için uzun dallara sahip ağaçlara minnettardım.

Onlar yanımda olmasaydı hastanede olduğum için bile endişe edebilirdim. Onlar beni yeni doğmuş bir bebek gibi güvene sarmalamışlardı. Sanırım uzun zamandır ilk defa korkmuyordum hastaneden.

Koluma takılan serumun ilk anında sızı bile duymadığıma yemin edebilirdim. Doktorlar gözlerime baktıklarında harelerimi kaçırmayıp meydan okurcasına gözlerinin içine bakmıştım. Doktor gördüğünde aklı giden ben korkunun ne olduğunu unutmuştum.

Destek olmuşlardı çalışanları olan bir kadına. Kadınlara değer verdiklerini tekrar tekrar zihnimden geçirdim.

Geçmişten gelen eski bir misafir ağırlamıştım, istemeden ve onlar misafirimi uğurlamamda yardımcı oldular.

Yerdeki çantama uzanıp pilastik su şişesini aramaya koyuldum. Karşımdaki bulut gözlü adam gözlerini üzerimden ayırmıyordu. Şişenin içerisindeki sudan üç yudum aldım. Kapağını kapatıp çantama geri koydum.

Başıma sarılan sargı bezi yüzünden saçlarımın dipleri kaşınıyordu. Elimi kaldırdım sonra tekrar bacaklarımın üzerine koydum.

"Daha iyisin değil mi?" Ali Bey ortamda ki sessizliği bozup, yakalarımdan tutup gençlik kabahatlerimden arındırmıştı beni.

"Evet." Sessizliğe gömülmek istiyorum. Neden onuda bilmiyorum. Odanın içerisindeki mavi sessizliği daha da geriyordu beni ama yinde sessizlik konuşsun ve düşüncelerime sızıp, beynimin içerisinde birbirini eleveren mantık karmaşasını infaz etsin istiyorum.

Bedenim acımıyordu ama etimi sarmaşık edasıyla sarmalayan derimin, çiziklere maruz kaldığını düşünmeden edemiyordum. Galiba ruhum acıyordu. Sağ elimle sol omzumu sıvazlayıp kollarımı birbirine doladım.

Başımdaki sargı bezinin saç diplerimi kaşındırmasına dayanamacak hâle gelmiştim. Başımdaki beze dokunma isteği hücrelerimi kemiriyordu. Ege Bey'in donuk bakışları içimde git gide büyüyen arzuya hem engel oluyordu hem de teşvik ediyor.

Karnımın içinde büyüyüp bütün bedenime yayılan arzuyu dizginlemek gittikçe zorlaşıyordu.

Sanki o bez parçasına bir kere dokunsam içimde çığ gibi her an büyüyen arzu yok olacak ve bedenimi içten içe kemiren histen kurtulacağım.

Bana Ne AşktanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin