12. Bölüm "Dolunay"

442 395 202
                                    

Bölüm Şarkısı : Fikri Kareyel - Yol

petekayla1 'e ithafen

Bırakılması gereken yerde inatla devam eden insalar, sonunu bulmakta zorlandığı bir yolda savrulup duruyor.

Ellerimin içinde kıpırdayan minicik eller gülümsememe yetmişti. Gözleri aralık, dudaklarında gizlemeye çalıştığı tebessümüyle belkide ne kadar tatlı olduğunun farkında değildi. Dünyadaki tüm sevimlilik kalbine yerleşmiş ve o sevimliliği gün yüzüne çıkarmada onun üzerine yokmuş gibi hissetmiştim.

Ege Bey gece boyunca tekli koltukta oturmuştu. Koltuğun üzerindeki şeritler kollarını sarıyordu ya da ben karanlıkta görmek istediğimi görüyordum.

Ege Bey güvenilmeyi hak eden sayılı insanlardan biriydi. Gözümün önüne gelen saçımı parmaklarımın ucuyla itiştirdim.

"Böyle olmayacak." Ege Bey siyah kazağının kollarını kıvırıp oturduğu koltuktan kalktı. Yatağın kenarına oturdu. Ege Bey bana ben ona bakarken Pelin gözlerini sımsıkı kapattı. Ege Bey Pelin'i gıdıklamaya başladığında Pelin'in yardım çağrıları kulağımı uğuldatmıştı.

" Al-gı Ab-la." Pelin in kahkaha sesleri büyüdükçe Ege Bey'in dudaklarındaki gülümseme daha da büyüyordu. Yatağın mavi çarşafı kırış kırış olmuştu. Nevresimi Pelin ayağıyla yere itti ve yastık sarsıntıdan yeri boyladı. Ege Bey çok kısa bir süre gözlerime baktı ve benim gülümsemem yanaklarımda dondu. "Yardım et." dedi Pelin tek nefeste. Ege Bey durduğunda Pelin'in kahkahaları son bulmuştu. Gözünden akan yaşları elinin tersiyle sildi.

"Huf!" diyip ellerini iki yanına açtı. "Ama dayı!" Zihninden geçen itiraz ses tonuna da yansımıştı.

"Efendim dayıcım." dedi Ege Bey, gayet rahat görünüyordu. Pelin doğruldu. Bir kez bana baktı ardından da dayısının gözlerine.

"Senin gözlerin çok çirkin." dedi Pelin. Ege Bey, Pelin'in ne söylediğini anlayamadan Pelin kucağıma atladı, boynuma sokuldu. "Koru beni!" Ege Bey bize doğru geldiğinde Pelin daha çok sokuldu. Kollarımı kucağımdaki küçücük bedene doladım.

"Şimdi seni ve Algı Ablanı da gıdıklayayım. Sen de gör!" diyip ani bir hareket yaptığında duvara iyice sokuldum.

"Benim ne suçum var, Ege Bey?" dedim. Böyle şeylerden pek hoşlandığım söylenemezdi.

"Ne demiş atalarımız?" Pelin, kafasını boynumdan çıkarıp Ege Bey'e döndü.

"Ne demiş?"

"Kurunun yanında yaş da yanar." Pelin kollarını belime doladı bu yüzden kımıldayamıyordum. Alp'in bir an önce gelmesini istiyordum. O hep olmaması gerektiği yerde olurdu. Ege Bey duvar saatine baktı.

"Hadi kalkın hazırlanın." Yataktan kalktığında şaşırmadan edememiştim. Siyah kazağı üzerinde yan dönmüştü. Pek kaslı biri sayılmazdı ama güçlü olmadığınıda kimse söyleyemezdi. Buraya gelirken dövdüğü o adamı gördükten sonra kas ile gücün alakasının olmadığını düşünmeye başlamıştım.

"Tamam, dayıcım sen odadan çıktığında biz üzerimizi değiştiririz." Pelin'in nefesi köprücük kemiğime değdiğinde ayaklarım karıncalandı. Başımı diğer omzuma doğru yatırdığımda Ege Bey'in bana bakıp gülümsediğini gördüm. Odadan çıktığında Pelin kucağımdan kalkıp gardrobunun kapaklarını açtı. Ruh hâlinin bu kadar çabuk değişmesi beni şaşırtıyordu.

"Sence ne giyeyim, Algı Abla?" Yanına gidip dolabına bir göz attım. "Bugün aynı renk kıyafet giysek ne güzel olurdu." Pelin'in saçlarına öpücük kondurdum.

Bana Ne AşktanWhere stories live. Discover now