4.Bölüm Part I "Nar Suyu"

790 663 297
                                    

Bölüm Şarkısı: İskender Paydaş feat. Ozan Ünlü- Gemiler

🍁


2 hafta sonra

***

Limonlu çayı ilk tattığımda yüzümü buruşturmuş, burun kemerimi kırıştırmıştım. Birkaç yudumdan sonra tadına alıştım. Miraç yüzümün aldığı ifadeye güldü sonrada dayanamayıp yanaklarıma sulu bir öpücük kondurdu. Bende nar gibi kızardım. Suratına bakamadağım için haki polarımın fermuarıyla uğraştım. Yavaşça yaklaşıp kulağıma fısıldadı. Ne güzel bir fısıltıydı o...

"Zeliha! Su perim..."

"Senin yanaklarından her öptüğümde bana da böyle oluyor." Tebessüm edip elini saçlarıma götürdü. Kulağımın arkasına sıkıştırdığım saçlarımı özgürlüğüne kavuşturdu. Kirpiklerimi birbirine bastırıp öylece durdum. Gözlerimi kapattığımda uzuvları, cüssesi, yüz hatları göz kapaklarıma çizilip özenle boyanmıştı.

Gözlerim kapalıyken bile karanlığımda o vardı. Siyah bir melek gibi...

Sevap ve günahın sualci meleği gibi. Hiçliğin son basamağında dönüp arkaya bakma arzusunun hükümranı gibi.

Yağmur damlaları kafenin camlarına usul usul vuruyorken aklıma Miraç'ın, Mert'le yağmurlu bir günde seksek oynarken taşı yanlış kareye attıktan sonraki feryadı geldi. Dakikalarca o taşı o kareye atmaya çalışmıştı. Sırılsıklam olmuştu o gün. Ben ve Mert hiç ıslanmamıştık çünkü sıra bize hiç gelmemişti. İkimizde parktaki çardakta oturup Miraç'a gülmüştük. Gülümsedim. Kirpiklerimi aralayıp tekrar siyah elmaslarına baktım. "Yüzüm şuanki ifadeni takınıyor." Ekşittiğim yüz ifademden bahsettiğini anlamıştım ama neden beni öptüğünde yüzünü buluşturuyor ki? Gözlerimi siyah irislerinden çekemedim uzunca bir süre. Konuşmasını bekledim.  Konuşmadı... Kafenin camına düşen bir damla aşağı doğru süzüldü ve gözden kayboldu. "Dışardan biri için seni sevmediğimi ve senin zorunla seni öptüyormuşum gibi durabilir. Sırf gösteriş olsun diye öptüğümü ve bu yüzden dudaklarından değil de yanaklarından veya şakaklarından öptüğümü düşünüyor da olabilir." Ona zorla beni öpmesini nasıl sağlayabilirdim ki?

Bu deli saçmalaması. Gerçekten öyle gözüküyor olabilir miydik? Kalbimin atış hızı yükselmeye başladı. Gerilmiştim bu yüzden kalp ritmim hızlı koşan biriyle aşık atabilecek seviyeye gelmişti. "Buna eminim, yemin bile edebilirim ama gerçekte o tattan haz alıyorum yani senin benim bilinç altımda olan tadından. Zihnim... Tekrar tekrer o tat dudaklarından zihnime akarken kendimden geçmek istiyorum." Parmaklarını tekrar saçlarıma değdirdi sonrada yanaklarımı avuçladı. "Sana ne demek istediğimi anlatamadım değil mi?"

"Evet." dedim usulca. Kalbimin feryadı izin vermiyordu  yüksek sesle konuşmama. Aslında konuşmama bile izin vermiyordu. Ben de direnmiyordum kalbimin isteğine. Sonra duraksayıp yanaklarımdaki avuçlarını daha çok yanaklarıma bastırdı. Dakikalarca dikkatlice beni izledi  sonrada şakaklarımdan öptü. Ben yine kızarmıştım ama sen beni, ben istemidiğim için öpmedin.
"Şakaklarından öperken böyle hissediyorsam dudaklarındanda nar suyu içmiş gibi hissederim diye düşündüm." Sonra şaşkınlıkla suratına baktım. Ne söyleyeceğime karar veremediğim için hiçbir şey söyledim. Saçmalamak veya bir falso vermekten korkuyordum. Miraç'ın saçmalamasının üzerine ne kadar saçmalayabilirdim ki? Aslına bakılırsa saçmalamış bile sayılmam ama bu onun siyah elmas gibi parlayan gözlerindeki mutluluğu kırmaktan korktuğum gerçeğini değiştirmez.

"Sürekli nar suyu içiyorum ama limonlu çaydan da asla vazgeçmem." O zaman anlamıştım sevmeninde ötesinde bir şeyler hissettiğimi... Aşk, yuva, *eflin... Gözleri o kadar güzel ışıldadı ki benim ait olduğum masal onun siyah elmaslar ülkesi olduğuna inandım ve ela şehirlerimi onun siyah elmas ülkesine mühürledim.

Bana Ne AşktanWhere stories live. Discover now