7. Bölüm "Kahraman"

554 508 200
                                    

Zile basıp önümdeki dev bayaz kapının açılmasını bekledim. Saniyeler birbiriyle cebelleşiyordu ve gözlerime tuzlu yaş tanesi batması için sebep yaratıyordu. Bir iki dakika beyaz ahşap kapı saçları iki yandan ters balık sırtı örülü Pelin'in gülücükleri eşliğinde açıldı. Ardından uzun partüsemin etekleri çekiştirildi.

Karşımdaki cadı gülerken ağlamak istiyor olmam doğru mu?

Meryem Hanım'la selamlaşıp mutfağa geçtim. Hazırlıkların her ayrıntısıyla ilgilendim. Çünkü en ufak bir sorun çıkmasına tahammül edemezdim. Etrafımda saatlerce dönüp duran insanlar kelimeleri bağırıyor ama ben mırıldanış olarak bile algılayamıyorum. Ben ismimimin anlamını taşıyamıyordum.

Mevlit okunup, ikramlar dağıtılana kadar mutfaktan çıkmadım. Bir ara Efe'yi sigara içerken görmüştüm. Gizlenmişti ücra bir köşeye, gizlenmesine rağmen görmüştüm onu ama ses etmemiştim. Sigaradan nefret ederdi. Onu en son gördüğümden bu yana değişmişti. Hani derler ya 'İnsanlar değişmez, değiştirmeye çalışanlar olur.' Galiba Efe'yi, Ela değiştirmişti. Gidişi... Efe *safderun biri değildi. Belki de ilk tanıştıklarında öyleydi. Hatırlayamıyorum. Zaman bildiklerimi unutturabilecek kadar acımasızmış. Garip...

*Safderun: Kolayca aldatılabilen, saf.

Efe'nin yalnız kalmak istediğini biliyordum bu yüzden yanına gitmedim. Büyük bahçede biraz nefes alma çabası gösterip mutfağa geri döndüm.

"Algı." dedi iki yıldır beni kovması için direttiğim adam." Efendim?" ya da benzeri bir şey söylemedim.

"Yoruldun artık evine git." Siz bu haldeyken mi, Efe kendini sigaranın grisinde bulmaya çalışırken mi, gözleri kan çanağı olan ama kızı ' Neden ağlıyorsun, anne ' demesin diye ağlamamak için duygularıyla Rus Ruleti oynamaya kalkan Meryem hanımın konuşalım mı?" diye bağıran kızarmış gözlerini yok sayıp mı, siz ciddi misiniz? O kadın *lâyetezelzel tavrından ödün vermez iken benim dinlenmek için eve gitmem saçmalık değilde neydi?

*Lâyetezelzel: Sarsılmaz, güvenilir.

"Hayır. Ben böyle gayet iyiyim." Masanın üzerinde duran cam sürahinin içindeki suyu cam bardağa boşalttı ve suyu yudum yudum içmeye çalıştı. Sağ gözünden yaşlar akıyor ama akmıyormuş gibi duruyordu, imrendirici...

Kahinler kendi geleceklerini görebilirler mi?

"Anlatmak ya da sadece boş boş bakmak için ortak aradığınızda ve bulamadığınızda beni hatırlayın. Sizinle ortak olabilirim, dinler ve susabilirim." Gözlerini kapattı. Gözünden düşen damla elmacık kemiğinin üzerine geldiğinde geri açtı ve elindeki bardağı masaya bıraktı sonra ise gitti.

"Git, lütfen!" Kuruyan dudaklarımı yalayıp bir bardak su içtim. Ege Bey'in son söylediği şey çok açıktı. Gitmeliydim.

Ege Bey'in ardından Hazan Hanım'a haber verip bende çıktım. Hazan Hanım mavi gözlerin beni sıcaklıkla sarmıştı. Ege Bey'in gözleri annesine benziyordu. İkisinin gözlerinde de gökyüzünün bulut sessizliği vardı.

Efe, Hazan Hanım'a ya da Ege Bey'e hiç benzemiyordu. Mavi gözleri dışında. Ege Beyle kardeş olduklarını öğrendiğimde kuruyan boğazım, kocaman olan gözlerime tutunup şaşkınlıklarını birlikte yaşamışlardı.

Ayaklarım beni sahile getirdi. Bu güne kadar denizin olmadığı bir şehirde nefes almamıştım. Martı sesleri, kayalıklara çarpan dalga sesiyle harmanlanıp hayal ettiğim her şeyin içine daldı. Bir banka oturup düşünmeyi bırakıp ne kadar zamandır Kız kulesini seyrediyordum bilmiyorum. Düşünmeden ruhsuz gibi Kız Kulesini bir süre öylece seyretmeye devam ettim.

Bana Ne AşktanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin