4.Bölüm Part II "İstenmiyorum"

672 577 197
                                    


Bölüm Şarkısı: Cem Adrian- Ela Gözlüm

🍁

Söylemek isteyipte söyleyemediklerini avuç içine hapset. Parmaklarını birbirine kenetle. Sonra derin bi nefes çek. Çektiğin nefesi usulca avuç içlerine üfle. Yavaşça parmaklarını arala. Parmak aralarından sızan gizlerini bulutlara bağışla. Bulutlar, yıldızlara fısıldar. Yıldızlar ise tüm evrene.

Bir gökkuşağı kadar heyecanlı, siyah kadar asil, cennet kadar sonsuz, cehennem kadar ürperticiydi. Mavinin hükümdarı. Grinin buruk tebessümü.

Güveniyorken güvenmemem gerken söylentiler dolaşıyordu zihnimin her ilmeğinde. "Sus!" dedim içimdeki sese. "Her şey yalan olsa bile o mavi adamın söyledikleri yalan olmaz." Bu söylenti doğru olamayacak kadar komikti. Koruyucu mavi orman... Korkudan tirtir titrerken bulmuştu beni. Evrenim kararmaya başlarken renkleri hatırlatmıştı bana bulut gözlü adam. Saygı duyduğum menekşe kalpli adam. Ege Demir...

Ona bu kadar saygı duymam ve güvenmem normal miydi?

Normal olan tek şey Ege Bey'e güvenmemdi. Kaçışımın son durağı onun ofisiydi. Diyar diyar gezip onun şatosunun balkonuna konmuş bir güvercin gibiydim. Beni korumuş ve bana arka çıkmıştı.

Bugün ne olmuştu o mavi adama. Neden sürekli öfke saçıyordu bulut gözleri? Mavi ormanının yer altı suları kaynamış ve hırçın bir köpekbalığı gibi etrafı talan etmişti. Ela şehirlerim onun mavi ormanının bu kadar hareketli olmasına alışık değildi. Onun bulut gözleri daima Ölüdeniz gibiydi ama bugün Karadeniz'den farkı yoktu.

Hırsla saçlarımı karıştırıp oturduğum koltukta aşağı kaydım. Önümde oturan genç adam yüzünden hiçbir şey görememiştim. Tekrar oturuşumu düzelttiğimde Pelin bana bakıp kıkırdıyordu. Ege Bey başını eğip bize baktığında kaşlarımı çattım. Gözlerindeki ifade sakin olduğunu gösterse de aslında güneş altında saatlerce beklemiş kum gibiydi. Yakıcı.

Salondaki bütün çocuklarda "Hi!" diyip kıkırdadığında Ege Bey animasyon filmini izlemeye devam etmişti. Aslında filmin umrunda olduğunu hiç sanmıyordum. 3D gözlüklerini takmamış olmasıda bu tezimi destekliyordu. Ne için bu kadar kızmıştı? Bu soruya cevap aramakatan kafamın içi acil servis gibi karmakarışıktı.

Pelin'in son isteği olarak girdiğimiz animasyon filminin sonlarına doğru Ege Beyin sürekli uflayıp puflamaları moralimi bozuyordu. Zaten dev ekranda akıp giden filme zar zor odaklanıyordum. Gözümdeki 3D gözlüğünü çıkarıp kucağıma koydum. Bu dakikadan sonra dev ekrandaki filmi izlemek haramdı benim için.

Başımı koltuğun başlığına yaslayıp bugün yaptıklarımızı düşündüm. Pelin için bir iki aksesuar, ayakkabı ve kot şort almıştık. Küçük cadı ile zevklerimiz çok uyumluydu. Her oluşturduğu kombin şaşırmamı sağladı. Bu kız büyümüşte küçülmüştü kesinlikle. Yemyeşil gözleri kuzeninin aksine sulu boyayla boyanmış aile resmi gibi huzur vericiydi. Gözlerinin içine baktıkça daha çok bakmak istiyordum. Mutlu olabilmek için bir sebepti gözleri. Saçlarına dokunduğumda tepki vermedi ve animasyon filmini izlemeye devam etti.

Kuzen olmalarına rağmen Pelin'in, Ege Bey'e dayı demesi beni mutlu ediyordu. Sevgi. Bu tam olarak sevgi ve saygının harmanlanmasıydı.

Pelin'ın ısrarları sonucu benim için seçtiği kıyafetleri denemiştim. Beyaz bisiklet yaka tişört, cep kısmında işlemleri olan kot darpaça bir pantalon, pudra renginde spor ayakkabı. Kabinin kapısını açar açmaz Pelin "Sana çok yakıştı. Lütfen bunu alalım, Algı abla. Lütfen!" dediğinde kabul etmesemde Ege Bey'in dişlerini sıkarak ve kısık gözlerle doğrudan bana bakması korkutmuştu beni ve geri adım atıp kıyafetleri almıştım. - Aslında parasını kahin amca ödemişti. -

Bana Ne AşktanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin