23 - Özlem ve Kaos.

3.8K 362 79
                                    

Upuzun bölüm yazdım. Sizde bolca oy verip yorum yaparak bu yazara destek olabilirsiniz.

"Ben nöbet tutarım," karanlık salona girip NamJoon'a baktım. Uykusu geldiği belliydi ve onun aksine ben bir türlü uyuyamıyordum. Çok yorulmuş gibiydi.

"Ah hayır, sen uyu." Dedi kafasını sağa sola sallarken.

"Hadi ama zaten uyuyamıyorum. En azından bir işe yarayım." Dedim gülümseyerek. Biraz düşündükten sonra kafasını olur anlamında salladı ve ayağa kalkıp düne kadar Jimin'in olan odaya gitti. Geçerken HongSaa'nın olduğu odanın anahtarını da vermişti. Taehyung'u ısrarlarımla benim odamda kalmasına ikna ettim. Yoksa Jimin'in odasında sıkışacaklardı. Benim için sorun değildi. Taehyung yerde yatıyordu ve bir rahatsızlık vermiyordu.

Ben bir askerim. Bu tarz şeylere alışık olmalıyım.

Koltuklardan birine oturdum. Jimin'i düşünmeye başladım. Dün sabah onun yanında uyanmıştım ve kendi ellerimle onu göndermiştim. Dünden beri onlardan haber alamamıştık ama zaten çok fazla haberleşmemeyi söylemiştik.

Karanlık içeriyi tamamen kaplamıştı.

Dışarıda hafif bir esinti vardı, ağaçların yapraklarından gelen sesleri dinledim. Evin camlarından içeri ağaçların gölgeleri düşüyordu. Büyüklü küçüklü dallar sanki eve bizi almaya girmişler gibiydi.

Bu ekibe ilk geldiğim zamanları düşünmeye başladım.

Utangaçtım ve çekinmiştim. İlk defa sadece erkeklerden oluşan bir ekibe girmiştim. Nasıl bir tavır sergileyeceklerini bilmeden, öylece kendimi burada bulmuştum. Sonra her şey beklediğimin aksi yönünde gelişti. Taehyung'un aldığı pembe defteri anımsadım. Onların kızlar hakkındaki bilgisi buydu işte; Pembe.

Jungkook'un utangaç tavırlarını düşündüm.

Hepsi farklıydı. Ama düşündükçe onların da zorlandığını anladım. Ekiplerine ilk defa bir kız gelmişti ve bu onlar için zor olmuş olmalıydı.

"Ah!" birden yükselen sesle yerimden sıçradım.

Taehyung kapının önünde elini kalbine götürmüş dikiliyordu "Sen!" eliyle beni gösterdi "Gecenin bu saatinde hayalet gibi orada ne yapıyorsun? Korktum!"

"Şşş sessiz ol. Odadan çıktığımı da mı fark etmedin?" Dedim gülerek. Gözlerini ovuşturarak yanıma geldi "Uyku tutmadı mı?"

"Evet," dedim iç çekerek "Seni de mi uyku tutmadı?"

Kafasını hayır anlamında salladı "Ben bebekler gibi uyuyordum ama susadım."

Gözlerimi devirmekle yetindim.

"Evde kalmış bekar kız kuruları gibi camda Jimin'i mi bekliyorsun?" kaşlarımı çatıp kolunu çimdikledim "Evde kalmış bekar kız kurusu değilim. En azından bir erkek arkadaşım var, senin bir kız arkadaşın bile yok."

"Hah!" alaylı bir şekilde ses çıkardı ama bozulmuştu "Sanki ihtiyacım var. Şu yakışıklılığıma bak, elimi sallasam ellisi."

Bu sefer ben alayla güldüm "Hah! Bir tanesini gördük de ellisi kaldı."

Ağzı kocaman açılmış bir şekilde bana baktı. Gözlerini kısıp biraz yaklaştı "Sen... çok sinsisin." Yerinden kalkıp mutfağa ilerledi. Bir bardak suyla çıkıp odaya doğru giderken bana baktı "Görürsün, senden önce evleneceğim. Ve düğünüme seni çağırmayacağım." Dil çıkarıp arkasını döndüğünde hayretle ona baktım.

O arkasını dönüp gitti, ben ise yüzüme bir gülümseme yerleştirmiştim.

Kahvaltıda pek ses çıkmamıştı. Hepimizin aklında Yoongi, Jungkook, Hoseok ve Jimin vardı. NamJoon çatalıyla tabağındaki yiyecekler ile oynuyordu. Jin ve KiJo düşünceli bir şekilde bir iki lokma bir şey yedi. Taehyung hafif iştahlıydı ama onunda yüzünden düşen bin parçaydı. Ben elime çatalı bile almamıştım. Doktor ise öylesine bir iki şey atıştırmıştı.

EKİP: Yeni Üye |SeulMin| ✅Onde histórias criam vida. Descubra agora