Stacey Williams her zaman Axel Teller'ı sevmişti.
Ama Axel ona hiçbir zaman istediğini tam olarak veremedi. Stacey anlamsız takılmacalardan daha fazlasını istiyordu. Gösterdiği sevgiyi karşı taraftan alabilmek istiyordu. Axel'in de onu sevmesini ist...
Stacey yatak odasından çıktığında, koltukta uyuyan Scottie'nin görüntüsüyle karşı karşıya kaldı. Kalın perdelerin arasındaki boşluktan, içeriye ışık doluyordu. Bugün ikisinin de işi yoktu; akşam üstü ve gece dışında, gün içinde birlikte geçirebilecekleri zamanları olduğu nadir günlerden biriydi. Çoğu zaman birlikte bir şeyler yaparlardı, ya dışarı çıkarlardı ya da evde dururlardı.
Ama Stacey'nin içinde, bugünün öyle geçmeyeceğine dair olumsuz bir his vardı.
Koltuğun yanından geçip mutfağa girdi, çukur bir tabak çıkarıp içini mısır gevreğiyle doldurdu. Yüksek taburelerden birine oturdu, ve yattığı yerde biraz kıpırdanan Scottie'ye baktı. Çocuk, gördüğü en ağır uykucuydu. Stacey aşırı sevgiden gülümsedi ama gülümsemesi çabucak düştü. Birkaç ağızdolusu mısır gevreğini yedikten sonra, tabağını masada bıraktı.
Scottie işte tam o an uyandı. Koltukta yuvarlandı ve yavaşça ayağa kalkıp sırtını gerdi. Stacey'e kaçamak bir bakış attı. Bir süre öylece durdular; birbirilerine bakarak, tek kelime etmeyerek.
Stacey, özür dileyen kişi olmayacaktı. Sırf Scottie etrafında neşesiz davranmasın diye geri adım atmayacaktı. Çocuk, doğru düzgün kendisinin suratına bile bakmıyordu.
Scottie, özür dilemeyecekti. Belki de aşırı tepki verdiğini söyleyerek, ilk geri adım atan kişi olmayacaktı. Çünkü eğer geri adım atarsa, hatalı olduğunu kabul etmiş olurdu.
İlk hareket eden Scottie oldu ve bir saniyeliğine Stacey, çocuğun gelip kendisine sarılacağını sandı.
Aptal, saf Stacey.
Scottie önünden geçerek mutfağa girdi, tost makinesinin içine biraz ekmek koydu. Stacey bir süre daha ayakta dikildi. Hâlâ ne bekliyordu, bilmiyordu.