Stacey Williams her zaman Axel Teller'ı sevmişti.
Ama Axel ona hiçbir zaman istediğini tam olarak veremedi. Stacey anlamsız takılmacalardan daha fazlasını istiyordu. Gösterdiği sevgiyi karşı taraftan alabilmek istiyordu. Axel'in de onu sevmesini ist...
Stacey Williams nihayet Axel Teller'ı kıskandırmaya çalıştığını kendine itiraf etmişti.
Arkadaşlarının ona ettiği teklifleri kabul etmeye başlayalı birkaç hafta olmuştu ve o zamandan beri daha fazlası gelmeye devam ediyordu.
Edebildiği kadarını kabul etmişti.
Eve geç gelmiş, ailesini endişelendirmiş ve notlarını düşürmeye başlamıştı.
Artık sabahları giyinirken aynaya bakıyor ve kendini sürtük gibi hissediyordu. Güzel olmak için giyinmiyordu. Yaptığı makyajı iki katına çıkarmıştı — artık fondöten sürüyor ve rimeline ikinci katı geçiyordu.
Kendine destekli sütyenler ve göstermesi gerekenden fazlasını gösteren tişörtler almıştı.
Stacey Williams eskiden olduğu kız değildi.
Ama Axel Teller'a olan aşkı hâlâ aynıydı.
Sürekli erkeklerle flörtleşiyor ve tatlı sözlerle onlara yol yapıyordu, ancak her çarşamba ve cuma gecesi yine Axel'in kapısında ve onun kollarında oluyordu.
Stacey sanrılarla yaşadığını biliyordu.
Sanrılarının gerçek olmadığını da biliyordu.
Ama insanlar aşk için çılgın şeyler yapıldığını – ve her şeyin yapılabileceğini söylerdi.
Ve Stacey yapacaktı.
Ne kadar acıtırsa acıtsın, yapacaktı.
Stacey okula girdi, merdivenlerden çıkarken şortu kalçalarını sıkıyordu. Bir elin şortundan görünen poposuna vurduğunu hissetti, yutkundu ve göz kırparak uzaklaşan çocuğa gülümsedi.
Kim'in ve amigo takımının yarısının durduğu soyunma odasına girdi.
"Ah Tanrım, Stacey, duyduğuma çok üzüldüm!" dedi içlerinden birisi, gösterdiği sahte samimiyetten gözlerinde alaylı bir ifade vardı.
Stacey hiçbir haltın umurunda olmadığını biliyordu.
"Ne oldu?" Stacey kaşlarını çattı.
"Duymadın mı?" Diğer kızlardan biri sakızını patlatırken Stacey olumsuz anlamda başını iki yana salladı. "Axel ineğin tekiyle takılıyormuş."
"Ne ineği ya?" Stacey hızla atan kalbinin atışlarının arasından kendi sesini duydu.
"Jane," dediler."Tarih dersinde her lanet soruyu doğru bilen kız."
Stacey bakışlarını kaçırdı ve bir şey söylemeden dolabını açtı. Ona üzgün bir gülümseme gönderen Kim'e kısa bir bakış attı. Kim onu anlıyordu. Herkes Stacey ve Axel'in yatak arkadaşı olduğunu, birbirinden yararlanan iki arkadaş olduğunu biliyordu ama Kim, Stacey'nin Axel'i ne kadar sevdiğini biliyordu.
'İyi misin?' Kim ağzını oynatarak sordu.
Stacey omuz silkti ve ilk dersi için gerekli olan kitapları aldı.
Axel ilk defa Stacey'den başkasıyla birlikte olmuyordu.
Dolabını kapatıp iç çekti, Kim'in kolunu yakalıp diğer kızları itti. Köşede bir kargaşa duyduklarında koridordan iniyorlardı.
Sesi takip ettiler ve birkaç insanın gülerek iki kişiye tezahürat yaptığını gördüler.
Stacey gözlerinde tehlikeli bir ifadeyle Axel'in kolunu o ineğin, Jane'in, omzuna dolamasını ve onu öpmesini izledi. Tutkuyla. Sevgiyle.
Stacey'i öptüğü gibi değildi. Ya da kollarına aldığı diğer ismi lazım olmayan kızlara yaptığı gibi değildi.
Stacey sarsıldı. Axel'in takıldığı kızların isimlerini söyleyemiyordu – çünkü çok fazlaydılar.İkisi tekrar yakınlaştıklarında Stacey öfkeyle onlara doğru ilerledi.
"Fahişe," Stacey mırıldandı ve kendi omzuyla Jane'in omzuna çarptı. Kız yere düştüğünde acı içinde kıvranıyordu.
"Sikeyim, bu ne içindi?" Axel bağırdı, kollarını korumak istercesine Jane'in etrafına sarmıştı.
Korumak istercesine. Samimiyetle. Zarifçe.
Stacey onlara küçümser bir bakış attı ve koridorun aşağısındaki tuvalete doğru yürümeye başladı.
"Defolun!" İçerideki kızlara bağırdığında kızlar hızla tuvaleti terk ettiler.
Stacey ellerini lavabonun kenarına koydu ve aldığı nefesi şiddetli bir şekilde dışarı bıraktı, saf öfkeyle tir tir titriyordu.
Kibarca. Tutkuyla.Ve sevgiyle öpüşmüşlerdi ikisi.
Kapının açıldığını duyduğunda arkasını döndü ve Kim'in içeri girdiğini gördü.
"Piç herif," diye tısladı Stacey. "Ona bekâretimi verdim ben. Tanrım, çok kızgınım! Onunla kaldım. Bu okulda, canımın istediği her lanet erkeği elde edebilirdim ama ben onunla kaldım. Peki ya o gidip ne yaptı? Her çarşamba ve cumartesi, onunla vaktimi harcıyormuşum!"
Kim Stacey'nin yanında durdu ve bir elini onun sırtına koydu.
"Ben sadece çok kızgınım!" Stacey bağırdı.
Bir süreliğine, ürkütücü ve insanın cesaretini kıran bir sessizlik hakimdi aralarında. Ve nihayet Kim bunu bozdu.
"O zaman neden ağlayacakmış gibi görünüyorsun?"
Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.
