Halüsinasyon...

679 34 1
                                    

Bana doğru bakması yetmiyormuş gibi bir de o maviliği tekrar hissetim... Dünyam maviydi ve sadece onu soluyordum ciğerlerimle. Derin mavi tuzlu okyanusu ciğerlerime çektim. Yüzümü okşayan melteme doyasıya bakıyordum sanki... Darren'ın bakışları daha farklıydı, daha duyguluydu. aşlarını çatmasına rağmn o kadar güzel bakıyordu ki, gözlerimi kaçırmam imkansızdı. Bana daha da yaklaşınca yutkudum ve nefesimi kontrol etmeye çalıştım... Gözlerimi kapayıp açtığımda bütün büyü bozulmuştu. Yerine başka bir şeye bırakıyordu. Darren'ın garip bakışları sanki bir denklemi çözmeye çalışıyordu. Kucağıma kitabı bıraktı ve aniden ayağa kalktı, kapıdan çıkmadan önce.

"Ben birazdan dönerim. Burda bekle." dedi ve kapıdan çıkıp gitti. Saf gibi Darren'ın az önce yerini doldurduğu boşluğa bakıyordum. Az önce ne olmuştu ya? Neden aniden bana o kadar yaklaşmıştı. Amacı neydi? Ne yapmıştım? 

Sonra kafama dank etti.Bella bana bunu söylemişti. o kızlar tarafından kötü bir şöhrete sahipti ve sanırım bu gün Eldan'ın durumunu görüce diğer kızların neden psikolojik destek aldıkları anlaşılıyordu... Darren'da beni öyle görmüştü. Beni elde etmeye çalışmıştı. Her zaman ki gibi diğer kızlara attığı bakıştan bana da attıp, onun dudaklarına yapışmamı beklemişti. Ama ben farklıydım, onun istediği tepkiyi vermemiştim. Tabi o da affallayıp yanımdan gitmşti. 

Bak şimdi kötü hissettim kendimi...

Salak falan mısın sen kızım?! Çocuk seni bir lokmalık kız sandı.

Kızarmış yüzümü ellerimin arasına aldım. Kitabı açtım ve çantamdan bir not defteri ve kalem çıkarıp, kitabı açtım.

Gördüğüm herşeyi not alıyordum. Destanlar, efsaneler, masallar, hikayeller... İlginç bir kültürü vardı. Yaklaşık yarım saat olmuştu ve Darren hala ortalarda yoktu. Gabriella elinde bir tepsiyle geldi.

"Bayan Eliz, buyrun suyunuz. Bunlarda atıştırmalık. İstemediniz ama ben koymadan edemedim." Ayağa kalktım, oturmaktan popom acımıştı. Elinden tepsiyi kapınc şaşkınlıkla yerinden sıçradı.

"Ben alırım Gabriella, çok teşekkürler açlıktan ölüyordum." dedim ve gülümsedim. Tebessüm gösterdi.

"Başka bir isteğniz?"

"Yok, teşekkürler. "Kapıdan çıkacakken arkasından seslendim. "Darren nerede acaba?"

"Biraz!dan gelir, Bayan Eliz."

"Teşekkürler."

Kadın gidince pufa çöktüm ve hortum gibi yemekleri somürmeye başladım. 6 dakika içinde üç tabak ve 2 bardak su bitmişti ve bende hayvan gibi şişmiştim. Ayağa kalktım ve gerindim. terasın kenrına yaklaştım ve aşağıya baktım kocaman bir havuz vardı. Işıklandırılması harikuladeydi. Bir kaç derin nefes aldıktan sonra, aniden terasın soğudunu fark ettim. Bu çocuk nerede kalmıştı?

"Darren!" Kapıdan içeri seslendim. Ses gelmedi. İçeri girdim ve sıcak havayla titredim, ne kadar çok üşümüşüm... Silindir merdivenlere doğru yürüdüm ve aşağıya baktım, kimse yoktu. Yukarı çıktım ve terasa tam geri dönecekken bir tıkırtıyla irkildim. Ev çok büyük ve sesizdi. Ve ben yalnızdım. Tıkırtı tekrar gelince arkamı döndüm. Belki de bir böcekti. Devasa bir böcek... Belki de kedileri vardı. Yada yılanı kagesinden kaçmıştı. Bu sefer küt diye bir ses gelince dona kaldım. Ses Darren'ın odasına çıkan aralık kapıdan geliyordu. Pat diye bir ses çıkınça belki bir hırsız ya da katildir diye düşünmeden edemedim. Gerçi Darren'dı bu her haltı yapardı ama ağır bir şeyin düşmesiyle, korkuyla kapıyı ardına kadar açtım ve yukarı koşmaya başladım. Oda karanlıktı, sadece tavanı  kaplayan pencereden yatağı görbiliyordum... Yatağa doğru yürüdüm. Işıktan belkide daha iyi görebilirdim. Bir şey yere düşünce arkamı döndüm.

"Kim var orada?" Ses gelmedi ama nefes alış verişlerini duyabiliyordum. Kesik kesik ve hırıltılıydı. Koşma sesi gelince korkuyla geri kaçtım. Bu da neydi? Karanlığın içinde bir şey vardı. Aklım çırpınıyordu. Ne yapmalıydım? Bir şey daha düştü. Karanlığa gözlerimi kısarak bakıyordum. Bir karartı vardı karanlığın içinde diğer siyahtan farklıydı daha mattı daha opaktı. Hareket edince korkuyla geri kaçtım ve yatağa düştüm. Tekrar koştu. Neydi bu? Garip bir şekildeydi... Bana yaklaştı ve aydınlıkla karanlık arasında kalan çizgiye geldi. Bana baktığının farkındaydım. Ayağa kalktım ve gölgeye gözlerimi kısarak baktım o da bende hızlı hızlı soluyorduk. Bir el karanlığın içinden çıktı. Soluk ve kirli bir eldi. Bana doğru uzanmaya başladı. Korkuyla yatağın üstüne çıkıp camın altına sığındım.

"Hayır, hayır! Sen gerçek değilsin. Sen gerçek değilsin! Uzak dur benden." Kafam şokla sarsılmıştı,  ilaçlarımı alıyordum. Şimdi neden bu şeyi görüyordum. Yavaşça elini geri çekti ve bu sefer yüzünü aydınlığa yaklaştırdı. Başını sağa çevirince korkuyla ona baktım, hıçkırıklarım boğazıma takılmıştı.  Soluk sarı saçlı kız bana bakıyordu; oyuk gözleriyle! 

"

Şeytan - Aşk - OyunOpowieści tętniące życiem. Odkryj je teraz