Düşüş

613 33 1
                                    

Etrafa bakındım, küvete benzer bir şey vardı ama ne musluk görünüyordu ne de başlık, o yüzden onu eledim. Az ilerde şu içine girdiğin zaman nefessiz kaldığın sıcak oda vardı, o yüzden onuda eledim.Buz camla kaplı bir yere doğru yürüdüm içine baktığımda tavana yapışık başımın iki katı genişliğinde ki fıskiyeyi görünce rahatladım en azından daha önce gördüğüm bir şeye benziyordu. Üstümdeki kirli giysileri bir kenara çıkardım ve ayağımla iteledim. Temiz havluları camın önünde ki tahta 'modern' oturağın üstüne koydum. Dizimdeki sarılı bezi çıkarırken azıcık dişimi sıkmam gerekti. Yarayı açtığımda ağzım açık kaldı. Benim bildiğim derin yaralar, bir iki gün kabuk tutmazdı bunda ise kalın bir kabuk tutmuş ve deri kendini çoktan yenilemeye başlamıştı. Sanırım artık vücudum olası zararlara kendine bir direnç oluşturmuştu heralde, zavallı vücudum... E, tabi on altı yıl dayak yiye yiye bu hale gelir. Ama neden şimdi?.. Kafamı sallayıp düşünceleri aklımdan attım ve duş kabinine girdim.

Evet girmiştim, peki şimdi? Garip birkaç tane düğmesi olan bir şey vardı karşımda. Bu ne ya? Rastgele bir düğmeye dokunsam bozulma oranı neydi acaba. Tamam şimdi genelde bir şeye açacağın zaman yeşil düğmeye basarsın. Yeşil düğmeye bastığımda ekran parlayarak açıldı. Gülümsedim, ama gülümsemem donup kaldı. Bip bip bip! Lanet olsun neye basmıştım ben? Rastgele düğmelere bastım, bir kaç saniye sonra sustu. Ve önüme bir kaç yazı geldi. Romantik, çılgın, slow, yavaş...

"Bu ne ya? Ben sadece banyo yapıcaktım. Ne biçim bir yer burası. Bir muslukla bir duş başlığı koymak bu kadar mı zor? Lanet olsun Darren!" Diye söylendim kendi kendime.

"Seni duydum." Diye bağırınca korkuyla kapıya baktım. Ah işler gitgide sarpa sarıyordu. Havluyu kaptığım gibi vücuduma sardım. Çıplak ayaklarıml kapıya doğru yürüdüm ve sadece başımı çıkaracak kadar araladığımda söylenmeye başladım.

"Bu şeyi çalıştıramıyorum." Darren yataktan kalkıp bana doğru yürümeye başladığında kapıyı daha da kapattım.

"Çekil yapayım."

"Oldu başka derdin."

"O zaman çık bany-"

"Beni banyoya sokan sendin."

"Evet, şimdi de çekilmeni söyleyen benim." Dedi ve kapıyı iterek açtı. Kapının arkasından çekilmediğim için biraz ezilme tehlikesi geçirsemde hiç umursamadı ve doğruca duşa doğru yürüdü, olduğum yerden donmuştum. Bir kızın kişisel alanını nasıl böyle altüst edebiliyordu. İşi bitince kapının yanında ki bana yandan bile bakmadan kapıyı çekip çıktı. Tamam, az önce kişisel alan meselesini unuttun. Yakınında yarı çıplak bir kız vardı ve bana bakmamıştı bile. Hayal kırıklığınla duşa girdim.

Bu biraz sinir bozucuydu ama o da haklıydı, bende olsam kendi göz sağlığım için kendime bakmazdım. Kendime böyle kızarken ne kadar zaman geçti bilmiyorum. Dışarı çıktığımda bütün heryerim buruş buruş olmuştu. Havluyla kurulandım ve ayağımla bir kenara itirdiğim kıyafetlerime baktım. Aynı yere kaç defa baktığımı bilmiyorum ama orada yoktu. Kıyafetlerim orada değildi. Etrafa bakındım kapıya doğru yürüdüğüm sırada lavabo mermerinin üstünde sürüsünle torba gördüm. Ben bunların burda olmadığından emindim. Bir suçlu gibi parmaklarımın ucunda yürüyüp tek parmağımla birini aralayıp gizlice baktım.

Kendimi geri çekip bir kaç saniye düşününce jeton düştü. Yok artık daha neler bana kıyafet mi almıştı?! Kıyafetleri teker teker çıkardım ve yere serdim. İlk olarak çamaşırlar tam bir felaketti. Buna bence çamaşır bile denmezdi. Kumaş parçası... Torbaları biraz daha karıştırırsam belki uygun bir şeyler bulurum edasıyla bütün torbaları açtım. Elli çeşit çamaşırın arasından sadece bir tane bulunca sevincimden havalarda uçuyordum. En azından bulmuştum. Giydim ve üstüme bir atlet geçirdim. Çamaşır derdinden kıyafetleri unutmuştum. Bir kaç tane kıyafeti çıkarınca yerimden fırladım. Benle dalga geçiyor olmalıydı. Bu çocuk erotik mağzasından mı alışveriş etmişti Kapıyı tekrar araladım bu sefer giremesin diye iyice abanıyordum.

"Darren!" Bir kaç saniye bir şey olmadı sonra bir kapıyı açarak içeri girdi ve bana doğru yürüdü.

"Ne var?"

"Bunları alırken ne düşündün? Ben bunların hiçbirini giymem."

"Onları ben almadım ki Ed aldı?" Dedi kaşlarını çatarak. Ah şimdi anlaşıldı adi sapık! "Neyi var ki?" Diye sordu ben içimden saydırırken.

"Eğer bunları giyersem beni kesin striptizci falan sanarlar."

"Giy işte be, ben senin öyle olmadığını biliyorum." Ona dik dik bakıp, başımı şiddetle salladım.

"Hayatta olmaz."

"O zaman çıplak mı gezineceksin?" Diye sordu pat diye, yüzüm gene alev alıyordu.

"Ne, saçmalamayı kes ve bana bir tişörtünle. eşofmanını ver, hemen." Arkasını döndü ve geldiği kapıya geri döndü.

"Kendin bul, işim var." Kapıyı çekip çıktı yok, ya benle dalga geçiyordu bu... Bir kaç saniye arkasındn ağzım açık bön bön baktım. Ciddi miydi ya bu? Bir kaç dakika geçtikten sonra banyodan çıktım ve gardolap kapağına benzeyen geniş kapağı açtım. Ah sonunda odam boyutlarında bir yer bulmuştum. Bir dolabın içinde... Kıyafetlere bakarken bir tişört ve bir eşofmannı alıp hemen üstüme geçirdim. Kıyafetlerin içinde resmen kaybolmuştum. Ama benim için sorun değildi her yerde onun kokusu vardı. Dolabından çıkıp en son girdiği kapıya doğru yürüdüm ve kapıyı açmak için tokmağı tuttum. Tam iteceğim sırada biri kapıyı çekti ve bende öne doğru savruldum. Kendimi birinin üstünde yerde buldum. Başımı kaldırdığımda Darren'la burun buruna geldim. Neye uğradığını şaşırmıştı.

Tekrar aynı şey olmaya başlamıştı. Bir mavilik bütün vücudumu sardı ama bu daha yoğun bir mavilikti. Kalbim deli gibi atıyordu. Bütün ciğerlerim yanıcı okyonus kokusuyla doldu, meltem ıslak saçlarımı okşadı. Darren önüme gelen bir tutam saçı kulağımın arkasına yerleştirdi. Dudağını mı ısırmıştı? Tam olarak görememiştim. Oda karanlıktı ve kapıdan gelen ışığıda ben engelliyordu. Sesli bir şekilde yutkunurken işin tuhaflaşmaya başladığını hisettim ve ayağa kalkıp saçlarımın hepsini kulağımın arkasına yerleştirdim. Darren'da ayağa kalkıp bana baktı.

"İyi misin?" Evet manasında başımı salladım. "Islak köpek yavrularına benziyorsun, karnın falan açmı?" Ha, şimdi ne dicektim. Açlıktan ölüyordum ama Darren'a da rezil olamazdım.

"Yok, acıkmadım." Darren kurnazca gülümsedi.

"Hadi gel bakalım, Gabriella nerede?" Beni kolumdan tutup aşağı doğru çekmeye başladı. Hala daha olanların etkisindeydim. Merdivelerden indik ve giriş holüne doğru yürüdük. Hani Eldan'ın olağanüstü bir şekilde bir vazo fırlattığı yer. Orayı geçtikten sonra salona girdik ve başka bir yere doğru döndük. Eğer Darren beni burda yalnız bıraksaydı büyük ihtimalle kaybolurdum ve beni kimsede bulamazdı. Mutfağa indiğimizde Gabriella ortalıkta yoktu. Darren kendi kendine söylebnirken bende kocaman mutfakta dolaşıyordum. Odanın ortasında ki adayı geçtim ve buz dolabın üstünde ki kağıtlara baktım. Sarı bir kağıdın üstüne çirkin bir el yazısıyla yazılmış yazıyı gördüm.

Beyefendi, verilen talimatları yapmak için Ana Eve gittim.

-Gabriella

"Ana Ev'e gitmiş." Dedim arkamı dönüp Darren'a. Darren bana o kadar hızlı döndü ki yerimden sıçradım .

"Orayı nereden biliyorsun? Dedi düz bir sesle.

"Buzdolabının üstünde ki kağıtta yazıyor." Dedim masumca. Yanıma geldi ve bir kez daha okudu.

"Yemeği ne yapacağız?"

"Ben şimdi bir şeyler hazırlarım." Dedim ve dolabı açtım. Dolabın içi garip şeylerle doluydu. Adını bilmediğim konserveler, kutulanmış ilginç sebzeler falan vardı. Darren tek eliyle buzdolabının kapağına yaslanıp kapadı.

"Bence dışarda yesek iyi olur."

"Bu halde mi?"

"Bence o koca torbaların içinde en azından bir tane sana göre elbise vardır." Dedi ve hain ama benim ölüp bittiğim gülümsemelerinden biriyle bana baktı. LAnet olsun ona bu şekildeyken kesinlikle hayır diyemezdim.

-Devam Edecek-

Şeytan - Aşk - OyunWhere stories live. Discover now