Küçük Kız (Özel Bölüm -2)

299 20 5
                                    

-Sevgili okuyucular kusura bakmayın. Bu ay sağlık sorunlarımdan dolayı size yazamadım. Sona yaklaştıkça tahammül edilemez bir merak oluşuyor biliyorum, bu yüzden beni affedin. Daha sık yazacağım, Sizi seviyorum. <33 :D -

Sona yaklaşmak her zaman 'SON'U' görmekmidir? Belki yeni bir başlangıçtır. Belki yeni bir hayattır...

Bir kez daha iç güdüsel olarak ayağa kalktım, kendimden nefret ettiğim ve her gün ölmeyi dilediğim bir güne daha başlayacaktım. Zaman neden bu kadar işkence doluydu. Onsuz geçen bir yıl benim kalbimi bin yıl yaşlandırmıştı. Geçen sene ikinci sömestırın ortasında onu kaybetmiştim, ruhunun yeryüzünden tozcuklar halinde kaybolduğunu gözlerimle görmüştüm hemen ardından bedeni diğer kırmızı gözlü hortlağın Eliz'in bedenini ele geçirip kaçmasına göz yumuştum. Ama hala daha onun varlığının burada olmadığına inanamıyordum. Gerçekten gitmişti. Beni gerçekten yaşadığıma inandırmaya başlamışken nasıl giderdi.

Yataktan sürünerek çıkarken odanın kapı kısmından gelen dürtülerle oturur pozisyonuna geçtim ve o tarafa bakmadan kimin geldiğini çoktan anlamıştım, bu kokuyu sonsuza kadar hatırlayacaktım. 

"Senin gibi bir hortlağın daha akılı olmasını beklerdim." Topuklu ayakabıların çıkardığı ses bütü odayı sardı. Giderek yaklaşan kızın bedeni önüme geçti ve güneş ışıklarımı engelledi. Başımı kaldırıp ona baktım. 

"Darren..." Şefkatli sesi tüylerimin diken diken olmasına neden oldu. Onu özlemiştim bana her nekadar böyle seslensede kalbime dokunamıyordu. Kelimelerin içi kimsenin dolduramayacağı kadar boştu.

"Neden geldin?" Bana daha da yaklaştı. vücudunda tek bir duygu titreşimi bile yoktu.

"Sana iyilik etmek için. Onu özlemedin mi?" Bana doğru eğildi ve tek koluyla omzumu iterken bir dizini bacaklarımın üstüne koydu. 

"Evet onu özledim." Dedim teredütsüz bir şekilde. Beni yavaşça yatağa geri iterken üstüme çıktı.

"Tam karşında duruyor." Dedi ve yüzüme eğildi. Bu gerçekten o muydu? Hayır. Yüzü ona aitti, dudakları da  gözleri ve tatlı yanaklarıda hatta kokusu bile ona aitti ama içinde ki o değildi. Yüzüme yaklaştığı sırada gözlerini dudaklarıma kiletlemişti. Şu onun dudaklarına yapışmak istiyordum ama içinde ki o değilken boş bir bedeni nasıl öpebilirdim? Hayır. Yanlış soruydu, Bedenin içinin boş olduğunu kendimi nasıl ikna ederdim?  Dudaklarıma dokunacağı sırada gözlerini görmemle onu hızlı bir şekilde üstümden kaldırıp yatağın diğer ucuna fırlatmam bir oldu.  Gözlerindiki sevdiğim yeşilimsi renk aniden kıpkırmızıya bürünmüşken onu nasıl öpmeyi düşşünebilmiştim? Hayır bu yalnıştı o artık Eliz değildi! 

"Hahaha! " kritik kahkağalarından sonra aniden sesizleşti ve beni hain gülümsemeleri arasından süzmeye başladı. 

"Eliz mi? Hıh. Sen Eliz değilsin, boş bir çuvaldan başka bişi değilsin."

"Bu boş çuvaldan hoşlandın ama... Eliz şimdi bunu duysa çok üzülürdü demek onu boş bir çuval olarak görüyordun." Sırıttım.

"Hayır, sevinirdi çünkü bana bir kural öğretti." Evet öğretmşti, Bir sandığın içindeki hazine alınırsa bir çuvaldan farkı kalmazdı.  Hortlak küçümser bir şekilde gülümsedi.

"Çok can sıkıcısın ama o karın kaslarına gerçektn hayran kaldım. Bana bir ara daha yakından göstermelisin."

"Sadede gel." Yattığı yerden kalktı ve bana doğru geldi.

"Yardımına ihtiyacım var."

"Cehenemde yan."

"İkimizde eninde sonunda oraya gideceğiz zaten." Dedi ve kollarını boynuma doladı.

Şeytan - Aşk - OyunDove le storie prendono vita. Scoprilo ora