1.Bölüm

88K 569 81
                                    

"Ben giriş yaptım, olumlu bir gelişme olursa haber veririm." telefonu Derin'in yüzüne kapattım ve başvurduğum iş yerine giriş yaptım.

Asansör 52.katta durunca derin bir nefes alıp Derin'in çantama sıkıştırdığı naneli şekerlerden bir tanesini ağzıma atıp asansörden indim. Birçok iş yerine CV'mi bırakmıştım. Döneceklerini söyleyip dönmemişlerdi. Günümüz şartlarında eskisi kadar, maalesef iş bulmak pek kolay olmuyordu. İndiğim asansörden dışarı çıkınca danışman tarafına doğru ilerledim.

"Merhaba." dedim, bilgisayar ve birkaç dosya yığınının başında duran kadına.

"Merhabalar. Nasıl yardımcı olabilirim."

"İş başvurusu için geldim 'SERTOĞLU Holding' "formu kadına uzattım. Kadın kısa bir telefon görüşmesi yaptıktan sonra konuştu.

"Maalesef hanımefendi Sarper Bey'in bugün toplantısı var ve çok yoğun yarın gelmenizi istediler."dedi.

"Peki kendisine bildirirsiniz." deyip geldiğim yöne doğru ilerledim. İndiğim asansörden çıkan kadınlar dikkatimi çekmedi değil. Ellerindeki dosyalar ile anladığım kadarıyla onlar da yardımcı başvurusu için gelmişlerdi. Tanrım resmen üstlerini evde unutmuş gibiydiler. Danışmanın masasından ayrılan kadınlar suratları beş karış yanıma doğru geliyorlardı. Hafif asansörde kenara kayarak onlara yer açtım. Boyları benden 4-5 cm uzunluğundaydı.

Karamel rengi saçlara sahip olan kadın, " Adam çok yakışıklı." Diye yanındaki sarı saçlı kıza konuştu.

Sarı saçlı kız kıkır kıkır gülümseyip karamel saçlı kızın kulağına eğilip bir şeyler fısıldadı. İkisinin gülüşleri arasında asansörün geldiğimize dair çalan zil sesi çaldı. Adam onların dediği kadar var mıydı? Aşırı merak ediyordum. Sosyal medya aracılığıyla fotoğraflarına ulaşmaya çalışmıştım, maalesef hiç bir şey bulamamıştım. Tek bir fotoğraf bile yoktu.Çıkış tarafındaki banktan birine oturup onu beklemeye karar verdim. Onu daha yakından görmek istiyordum. Formu doldurduğum zaman aklıma gelmişti. Çok fazla başvuran olduğundan giriş yapmakta zorluk çekiyordum.

...

Saat geç olmuştu. Derin aramamış ve mesaj atmamıştı.

"Ne yapıyorsun." yazıp Derine gönderdim. Bir şeyler yemediğim için açtım. Kahvaltı ile duruyordum. Midemin guruldama sesini net duyuyordum. Bir başkasının bile bu sesi duyacağından oldukça emindim.Baş ağrısı hissediyordum. Biraz mide bulantısı da içindeydi.Asansör zilinin çalındığını duyunca direkt ayağa kalktım. Derinin yoğun ısrarlarına dayanamayıp giydiğim ayakkabılar canımı yakmaya başlamıştı. Asansöre doğru ilerledim. Her yer kararıyor gözlerim ağırlaşıyordu. Bir elim ile duvardan destek aldım. Gözlerimdeki karanlığın arasından seçebildiğim kadarı ile uzun boylu, takım elbiseli ve elinde telefonu ile konuşan birini gördüm. Bu o olmalıydı. Göz göze geldik. Bana bakıyordu. Sen de kimsin dercesine.Bedenim, ayaklarımın altındaki soğuk zemine hapis oldu.Gözlerim ise karanlığa...

...

Gözlerimi açtığımda Derin yanımdaydı. Hastanedeydik. Cam pencerenin arkasında ayakta duran o heybetli, geniş omuzlu, takım elbiseli adam duruyordu. Yine telefonla konuşuyordu. Sanırım başımı vurmuştum. Bana baktığını görünce utandım. Hemen yüzümü başka yöne çevirdim. Kızların söylediklerinden daha dikkat çekici ve yakışıklıydı. Tekrar göz göze geldik. Tekrar gözlerimiz ayrıldı. Kalbim yerinden çıkacak gibi atıyordu. Alanı ona dar gelmiş olacak ki dışarı çıkar beni diye haykıran kalbime elime atıp onu sakinleştirmeye çalıştım. Derine döndüğümde gülüyordu.

"Seni görmüş hastaneye getirmiş. Haberi aldığım gibi geldim." Dedi.

"Başım zonkluyor midem bulanıyor." Dedim.

YARDIMCIWhere stories live. Discover now