10.Bölüm

21.8K 283 17
                                    

Daha sakin bir kafa ile ne söyleyeceklerimi düşündüm. TV'yi kapatıp, mısır tabağını mutfağa bıraktım. Merdivenlere geldiğimde tekrar aradığını gördüm. Burada açmak istemiyordum, sessiz ve hızlı adımlarla odama koştum. Balkonuma geçip aramayı cevapladım.

"Sarper Bey. "

30 saniyelik bir sessizliğin ardından konuştu.

"Sana ihtiyacım var. Tenine...Dudaklarına ...Bedenine."

Duyduğum sözler beni soğuk betonla bir yapmıştı. Ne diyeceğimi şaşırmıştım. Böyle bir konuşma hayal etmemiştim.Ne cevap verilirdi böyle bir cümleye kestiremiyordum. Karşıdaki insan iş yerinde çalıştığım adamdı. Ağzımdan dökülen kelimeler, zihnimin bana bir oyunu gibiydi. Ben hala şokun etkisindeyken beynim benden önce davranıp cevap vermişti.

"Benim de."

Allah'ım ben ne demiştim, böyle. Bilinçsizce ağzımdan çıkan kelimeler umarım beni saçma sapan bir duruma götürmezdi. Ben şimdi ne yapacaktım?

"Seni arzuluyorum. Sana sahip olmak istiyorum. "

Bir sonraki cümleleri akıl almaz büyüklükteydi. Daha fazla kendimi rezil etmeden aramayı sonlandırmak adına konuştum.

"B-ben şuan müsait değilim daha sonra konuşabiliriz. İyi günler." Deyip suratına kapatmıştım. Neler demişti öyle? Dalga mı geçiyordu  benimle. Bence dediğinin farkında değildi. Bunlar onun ağzından kolayca dökülecek kelimeler değillerdi.

Balkonda biraz daha bekledim. Biraz hava almaya ihtiyacım vardı. Daha fazla oksijene ihtiyacım vardı. İçeriden bir sandalye alıp balkonun hemen kenarına yerleştirdim. Gökyüzündeki yıldızlar, manzaranın en güzel kısmıydı. İçeriye geçip tek bir sigara alıp, hemen yerime geçtim.
Mini çakmağımla sigaramı yakıp, balkonun üzerine bıraktım.
Sigaramdan derin bir nefes alıp, son zamanlarda yaşadıklarımı düşündüm.

Ağabeyimin aptallıkları ailemi paramparça etmişti. Babam ne kadar onu kötü işlerden kurtarmaya çalışsa, farkında olmadan o da içerisinde girmişti. Annem, canım annem, yüreği merhamet dolu insan.
Allah'ım günahlarını affetsin. Şuan yaşıyor olsaydı, 1 hafta sonra yaş günüydü. Ciğerlerime giden dumanı bırakmadım. Sigaramdan bir nefes daha aldım. Gözümden akan yaşa engel olamıyordum. Sessizce ağladım.
Ufak hıçkırıkların ağzımdan kaçmasına engel olamasam da bile. Gözümdeki yaşı silip sonlanan sigaramı uzaklara fırlatmak için oturduğum yerden kalktım. Kafamı sigaramın izmaritini atacağım yöne biraz daha çevirdiğimde, bir ışık  gördüm. Ağaçların arasında parıldayan beyaz bir ışık. Tam kestiremiyordum ama bana bir arabanın far ışığı gibi geliyordu. Biraz daha net bakmamla yanan ışıkların söndüğünü gördüm.

Kimdi bu saate?

Ağabeyim olabilir miydi?

Bu düşünce beni korkutmuş, içeriye girmemi sağlamıştı.

Ya beni bulduysa?

Ya beni o almak, o adama vermek için tekrar geldiyse?

Ailemize yaptıkları yetmiyor muydu?

Üzerimi çıkartıp kendimi direk duşa attım. Kafamdan bunları sıcak duştan başkası atamazdı.

2 saate yakın duş alıyordum. Sıcak su iyi geliyor, beni kötü düşüncelerimden arındırıyor gibi hissettiriyordu. Üzerimi giyinip saçlarıma bir havlu yerleştirip yatağıma geçtim. Bu saate saç kurutma makinasını çalıştırıp, Derin'i uyandırmak istemiyordum. Yatağımdaydım. En huzur bulduğum yerdi. 2 sırada tabi ki. Annemin kollarından sonra.Telefonumu açıp galeriye girdim. Annemle birlikte olduğumuz bir fotoğrafı çıkartmak istiyordum. Uzun incelemeler sonucu 3 yıldızlı fotoğrafı bulmuştum.

YARDIMCIDonde viven las historias. Descúbrelo ahora