25.Bölüm

8.9K 135 23
                                    

Sonraki gün hizmetli kadın yanıma geldi. Gece boyunca gözümü bile kırpmamıştım. Pars, gitmeme izin verdikten sonra hızlıca merdivenleri çıkıp hemen kafesime kapandım.  Şifonyeri kapının arkasına ittikten sonra büzüşmüş bir şekilde yatağın ortasına oturdum. Aldığım onca önleme rağmen gözüme uyku girmedi. Ya geri gelirse diye korkuyordum.

Bütün gece mideme giren bulantı ile uğraştım. Ne korkudan, ne utançtan kurtulabiliyordum. Utanmamın sebebi Pars'ın bana yaptıkları, yani beni öpmesi, bana dokunması ve ıslanmama neden olması değildi. Utancımın sebebi Pars'ın bana sahip olmasını isteyen tehlikeli yönümdü. Lânet olsun ki o an bunu deli gibi istemiştim.

Bu kez gözlerim ıslak değildi. Islak olan ağlak kalbimdi. Sarper'e olan sevgimi kafamdan atamıyordum. Şu an ne uapiyordur? Üzülüyor mudur? Sarper'in aklıma her gelişi, beni hala kurtulamadığımı görmek çılgına çeviriyordu.  Buradan kurtulacak ve Sarper'ime kavuşacaktım. Ben onu hak edecek ne yapmış olabilirdim? Ben onu hak ediyor muyum? Benim gibi utanmaz birine sevgisini verdiği için pişman mıdır? Bu olanları bilse yüzüne nasıl bakacaktım.

Ben kötü bir insandım. Ahlaksız düşüncelerim yüzünden bu olanları kendimce kabullenmiştim.

Pars benim için tehlikeliydi.

Sabah olduğunda, hizmetli kadın odamın önüne gelince önce kapıyı açmayı denedi.

"Kapıyı açın." Sert baskısı sayesinde kapı aralandı.

Şifonyeri güçlükle de olsa kenara  itmeyi başardığını görünce gözlerim açıldı. Bu kadın kapımı böyle rahat açabiliyorsa, Pars için bu hiçbir şeydi.

Bu odadan cikis yok muydu? Posta kutusu kadar pencereye bakıp inmek için bir boru ya da o tarz bir şey var mı diye araştırdım. Ancak işe yarar hiçbir şey yoktu. Bulunduğum oda ikinci katında olmama rağmen üç katlık yüksekliğindeydi. Buradan kaçsam bile ayağımdaki şey yüzünden bu oldukça zordu. Lânet GPS cihazı.

Hizmetli kadın içeri girdi, "Bir daha bunu yapmayın." dedi.

"İzin verin size bir kaç bir şey söylemek istiyorum." Hizmetli kadın bana yaklaşırken onu dikkatle izledim. Bu kadından şüpheleniyordum.

"Sonsuza dek böyle sürmeyecektir. Sürekli durumlara ve koşullara yanlış olarak bakmayın."

Buradan kaçmanın bir yolunu bulana dek ona istediğini verecektim.  Ne istiyorsa yapacaktım, sonunda buradan kurtulacağımı biliyor olsamda deneyebilirdim.

Şimdilik en iyisi her şeyi kabul edip, yerimde oturmaktı. Hizmetli kadına kafa salladım.

"Haklısınız. Elimden geleni yapacağım." dedim.

"Buna sevindim. Şimdi duşunuzu alın ve giyimin ki güne başlayabilelim." Bu cümleyi kirler içerisinde kalmış üzerime bakarak kurdu.

"Giyecek bir şeyim yok."

Hizmetli kadın, daha önce inceleme fırsatı bulduğum gardıroba gitti.

"Efendim bunları sizin için aldı." dedi.

Dolaptan göğüs tarafı pırıltılı, vücuda tam oturan, gümüş renkli harika bir elbise çıkardı.

"Bu size çok yakışacaktır."

"Yok öyle bir şey giymem ben onu." dedim.

Şık ve gösterişli elbisenin tenimde nasıl duracağını, o elbiseyle erkekleri nasıl cezbedeceğimi, özellikle Pars'ın ilgisini çekeceğimi düşününce bir afalladım.

Dolaba uzanıp pantolon ve sarı renkli el örgüsü bir kazak çıkardım. Dolaptaki en sakin parçalar onlardı. İkisi de özel tasarımım ve çok pahalıyım diye bağırıyordu adeta.

YARDIMCIWhere stories live. Discover now