4.Bölüm

38K 375 100
                                    

Göz temasını kaybetmemiştik. Bedenimi ona çevirdim. Gözlerinde kaybolmak istedim. Kafasıyla geniş mutfak tezgahını gösterdi.

"Kahven de senin gibi güzel olmalı"dedi. Utandırmıştı. Ne söyleyeceğimi bilmiyordum. Anlık düşünmeden ağzımdan "Nasıl içersiniz." kelimeleri döküldü. Kahveme çok güveniyorum gibi. Sanki bu soruyu bekliyordu. Cevabı gecikmemişti.

"Sade"

Kahveyi yapmak için malzemeleri aradım. Cezveye suyumu katıp kahveyi yaparken arkadan gelen ayak sesleri dikkatimi bozuyordu. Gittikçe yaklaşan ayak sesleri bana yaklaştığını gösteriyordu Ses birden kesilmişti. Arkamda yoğun bir sıcaklık hissettim. Hareket edemiyordum. Kıpırdamaya korkmuştum. Arkamdan cezveye elini uzatmış, bana değmeyen bedeni şimdi daha net temas ediyordu. Burnuma çarpan kokusu aklımı kurcaladı. Bu koku bana uzattığı şekerin tadıyla aynıydı. Ferahlatıcı nane, kivi aromalı nefesini kulağımın arkasında hissettim. Boynuma yaklaşıp bir nefes alarak geri çekildi. Bir an boşluğa düşmüş gibi oldum.

"Kahvenin en güzeli, arzu ile yapılandır." Dedi.

Nefesini bu sefer sol tarafımda hissettim. Nefesim kesiliyordu. Bana her ne yapıyorsa bir an önce durmalıydı. Aksi taktirde kucağına atlayacaktım. Lanet olsun titremiştim. Neredeyse put olmuştu bedenim. Kıpırdayamıyordum. Ocağın altını kapatıp kahve fincanını doldurdum. Biraz daha bekleseydim, kahve taşacak ve rezil olacaktım. Onu artık arkamda hissetmiyordum.

Beni izliyordu.

Hissediyordum.

Konuşamıyordum.

Sanki bütün benliğimi çalmıştı. Kahvenin yanına bir bardak su ve çikolatasını koyup tepsiyle ona sundum. Öne doğru eğilmiş kahvesini almasını bekliyordum. Kafamı kaldırıp bakınca, bana değilde göğüslerime baktığını gördüm. Biraz daha eğilsem göğüslerimin sutyenden çıkacağından şüphem yoktu. Yerimde biraz hareketlendim. Bu onu kendine getirmiş olacak ki kahveyi aldı. Tepsiyi kucağıma indirip, yanına oturdum. Ben kahvemi yudumlarken o beni izliyordu. Keşke şuan onun o nane kokan nefesli dudaklarından öpebilseydim. İçimden düşledim.

"Gerçekten bu işte oldukça iyisin."dedi.

Hafifçe tebessüm edip gözlerine baktım.

"Çok kibarsınız"

Tepsiyi kucağımdan indireceğim sırada, yere düşen şekerlemeyi almak için eğildim. Yere doğru eğilmem ile birlikte sutyenimin kopçasının çıktığını hissettim. Hemen doğruldum.
Kafamı biraz Sarper'e doğru çevirdiğimde arkama bakıyordu. Anlamıştı.

"Utanma benden. "dedi.

Bu sözleri bana ne kadar cesaret verse de utanmamı saklayamamıştı. Kızsal sorunlar beni hep utandırmıştır. Arkama kopçayı takmak için uzandı. Takarken yaptığı dokunuşlarla adeta kızlığıma yapılan gizli bir saldırıydı. Titremiştim. Umarım fark etmemiş diye içimden geçirdim. Elleri hala sırtımdaydı.

"Sıcacık."

Tabi sıcacık olur sen dokunuyorsun ondan olabilir mi acaba ? Yanıyor sırtım yanıyor? Help me. Kafasını sırtıma götürüp nefes aldı. İzin verdim.Onu durdurmadım. Hoşuma gitmişti. Bir an konuşacak gibi olmuş geri susmuştu. Nefesini ensemin en hassas noktasında hissedince kendimi geriye doğru gerdim. Heybetli bedenine yapıştım. Ufak bir gülme sesi duydum. Bu utandırmıştı. Tam geri çekilecekken beni sırtımdan yakalayıp tuttu. Bir eli hala sırtımda dururken, diğeri kasığımın 3 cm üzerinde duruyordu.

"Huylanıyorsun." Dedi.

Hassas noktamda duran dudakları gerilememe sebep olmuştu. Saçlarımın hemen altında ensemde ufaklıktan gelen bir huylanma vardı. Kasıklarımın üstündeki eli vücudumda geziniyordu.

"Seni isteyen onlarca insan olmalı."dedi. Birden ellerini benden çekti. Şaskınlık ve hayret içerisindeydim. Bu da ne?

"Son 2 yıl içinde sözleştiğimiz bütün firmalarının isimlerini liste halinde e mail atarsın bana." Deyip çekip gitmişti.

Beyinsiz terkedilmiş orman!

Harabelik ev!

Uçan mandal!

Hemen anın etkisinden kurtulup.Kendimi buradan sağ salim dışarı atmıştım. Yalnız bunu yaptığını ona fena ödetmeye niyetliydim. Kursağımda bırakmıştı.Bunu yapmaması lazımdı.Hemde onu bu kadar çok istiyorken. Hemen odama girdim. Sarper masa başında, koltuğu cama bakacak bir şekilde oturuyordu. Sadece koltuğun arkasını görüyordum. Hiç istifimi bozmadan masama doğru ilerledim.

Sarper "15 dakika sonra istediğim dosyayı masamda görmek istiyorum."dedi. Arkası hala bana dönükken.

"Tabi Sarper Bey." Deyip ayakkabımın kulak gıdıklayan sesiyle masama ilerledim. Masama geçip dosyaları hazırlamaya başladım.

Bu kadar erken bitireceğimden ben bile emin değildim. Aslında işim güzeldi ama bana biraz zordu galiba. Dosyaları elime alıp Sarper'in masasına ilerledim.Başka bir şeyle ilgilendiği için bir elini masanın boşta kalan yerini parmaklarıyla dosyayı bırakmamı ister gibi tıklattı. Bir adım masaya yaklaştım. Dosyaları bırakacağım sırada ayakkabım kaygan zemine yenilerek beni Sarper'in masasının üstüne düşürmüştü.Lanet olsun bütün projeler, planlar, dosyalar, kağıtlar, cetveller benim sayemde yeri boylamıştı. Şimdi ne yapacaktım. Sarper Bey elinde kalan son kalemle öyle kalakalmıştı. Şuan panik yapacaktım. Biliyordum. Kalkmaya yeltendiğimde tekrar düşmüştüm. Tekrardan masada duran birkaç eşya yeri boylamıştı tabi ki.

Yerimde doğrulup, "Çok affedersiniz. İstemeyerek oldu, biden... Şey...yani... " sesimdeki pişmanlıkla yerdeki eşyaları ve kağıtları topladım. Bu utanç konuşmamı engelliyordu. Yerde emekleyip masanın altına düşen malzemeleri çıkarttım. Ayakkabıları ile karşı karıya geldim. Başımı kaldırmaya utanmıştım. Şuan ki pozisyonum çok saçmaydı. Utanç verici durumdu. Bir başkası bizi böyle görse eminim ofis seks yaptığımızı düşünürdü. Koltuğunu geriye çekip önüme çöktü. Çenemden tutarak yüzümü yukarı kaldırdı. Gözlerine baktığımda bu defa daha koyu görünüyorlardı. Kopkoyu bir çift göz. Donuk bir surat. Bakışlarımı dudaklarına indirdim. Şuan onu arzuluyordum. Yutkunduğumu görünce, gözleri fal taşı gibi açıldı.

Burnundan soluyordu.

O yutkundu, ben tekrar yutkundum.








Merhaba yine ben yeni bölümümüz hakkında yorumlarınızı bekliyorum. Nasıl buldunuz.Beğeneceğinizi umuyorum. Dilerim öyle de olur. Vote atmayı unutmayın bir sonraki bölümde görüşmek üzere. hoşça kalın değerli okuyucularım.

YARDIMCIWhere stories live. Discover now