7.Bölüm

30K 271 21
                                    

Bugün saçları özensizdi. Dağınık duruyorlardı. Buna rağmen kötü görünmüyordu. Göz göze gelince gülümsedi. Mutlu görünüyordu. Sabah sabah fazla enerjiliydi. Gösterişli kol düğmeleri ben burdayım diyorlardı. Farklı bir kol saati ile birlikte güzel uyum oluşturuyordu.

Etrafıma bakınca içimdeki hayranlık tekrar yüz göstermişti. Sarper'e oyle dalmıştım ki, nereye geldiğimize yeni bakabildim. Deniz kenarındaydık. Denizin üzerinde ki istekeleler buraya bambaşka hava katmıştı. Sarper'in elimi tutması ile birlikte iskeleden içeri doğru ilerledik.Pek kimse yoktu. Sabahın bu saatinde kimin olması lazım ki? İskelenin başındaki oda gibi görünen çardağı önüne geldik. Kafası ile benim oturmamı isteyince onun sandalyesinin karşısına geçtim. Karşıma geçip tahmin ettiğim sandalyeye oturdu. Burası çok çok güzel. Temiz oksijen almam şarttı. Etrafa öyle dalmıştım ki Sarper'i bulamadım.Nereye kayboldu. Kafamı arkaya çevirip çardağın iplerinin arasından baktığımda garsona elleri ile bir şeyler anlattığını gördüm. Kafamı tekrar denize çevirdim. Bu manzarayı kaçırmak istemiyordum. Doya doya manzaranın tadını çıkartmaya baktım.

Sarper'in gelişi ile bakışlarım ona döndü. Kollarını masada birleştirdi. Bu hareket bir şeyler söyleyeceğinin başıydı.
Denize dönüp," Çok beğenmiş duruyorsun. Kahvaltı buradan başka yerde yenilmez." Dedi.

"Beğenmemek elde değil. Eminim burayı da teyzeniz öğretmiştir." Dedim.

"Teyzem bilmiyor burayı." Dedi. Kaşları çatıktı. Bunu söylemem onu sinirlendirmiş olmalıydı. Hem ne var teyze yani ne olabilir ki. Suratı düşmüştü. Denizin içindeki minik dubaya bakıyordu. Yan profiline bakınca burnunun güzelliği, dudaklarının kalınlığı ve alnının pürüssüz olması iştahımı kabartıyordu.
Ellerimi onun gibi bende masanın üzerinde birleştirdim. Kafamı ellerime götürüp parmaklarımı birbirine değdiriyordum.Hareket ettiğini sezdim. Bana bakıyordu galiba. Parmaklarıma.
Ne yaptığımı anlamaya çalışıyordu.

Gözlerimi kravatına götürdüm. Hafif kafamı sola eğip ona odakladım gözlerimi. Kravatıyla bakışıyorduk. Gözlerimi daha da yukarı çıkartıp gözlerine getirdim. Tek kaşını kaldırıp dudağını büzünce bende aynısını yaptım. Masadaki duran elleri bozulmuştu. Sağ elini dudağıma getirince. Şaşırdım. Şaşkın ifade ile ona bakıyordum. Kafam sola yatık bir şekilde ellerim masada birleşikti. Hareket edemiyordum vücudumu kilitlemişti adeta. Dudağım ile onun parmakları arasında bir ilişki başlamıştı.

"Ufak değilsin yapma şunu." Demişti. Parmaklarıyla dudaklarımı düzeltip geri çekilmişti.
Hafif bir öksürük ile kendimi toparladım. Utanmıştım. Aptal aptal hareketler yapıyordum. Ne demeliyim bilmiyorum.
Güneşin ilk ışıkları küçük odunlar arasından bize vurabildiği kadar vuruyordu. Daha çok ona vuruyordu. Gözlerinin rengi güneşte daha parlak ve canlıydı. Önündeyken avuç içlerim terliyordu. Avuçlarımı bacaklarima sürüp nemini almaya çalıştım.
Bir şey yapmak istiyordum. Sabahları kahvaltıda yürek yememiş olsamda, yapacaktım. Bazen anı cesaretler gelebiliyor insana. Geçen ki uyarısını duymayarak. Sol parmağımı dudaklarına götürdüm. Onlara dokundum. Gözleri " yani" dercesine bakıyordu. Parmaklarım dudaklarına okşarken dudaklarımı dişledim. Bu demek oluyordu ki seni istiyorum.
Gözleri koyulaşmıştı. Yine burnundan soluyordu. Garsonun ayak sesini duymamla ellerimi ve bedenimi geri çektim.İçeriye 4 garson daha girip bir hızla masamızı donatıp gitmişlerdi.

Şimdi kim yiyecekti bunların hepsini hep heba olacaktı. Çok fazla seçenek vardı. Bir peynirden 10 çeşit. Reçelden 8 falan. Sarper çayıma 1 kaşık şeker atıp karıştırıp önüne döndü. Hareketleri kas katıydı. Onu böyle buz gibi görmek beni biraz iyi biraz kötü etmiyor değildi. Ne yapacağını kestiremiyordum. Her şeyi bekliyordum. Ne yapsaydım ki. Haklıyım bende şimdi amaaaaa...
Böyle güzel bir yerde uygunsuz bir pozisyonda kalmak istemezdim. Belki başka bir gün.Belki. Kahvaltımızı yaparken suyun sesi kulaklarımı açıyordu. Denizi seviyordum.
Pek yüzme bilmesem de.

YARDIMCIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin