15 Δ Teneffüs

1.1K 103 36
                                    

"Hey, Lena!"

Birinin beni dürttüğünü hissettiğimde boğazımdan esnemeyle karışık bir inilti çıkardım ve gözlerimi kısık bir şekilde açarak beni dürten kişiye baktım. Nishinoya, sıramın yan tarafında meraklı gözlerle bana bakıyordu. Kollarımı öne uzatarak esneyip gözlerimi kırpıştırırken "Öğle teneffüsünde miyiz?" diye sordum uyumaktan dolayı çatallaşmış olan sesimle. Sensei'nin derse gelmesi dışında bir şey hatırlamıyordum. Kafamı sıraya koyduğum anda deliksiz bir uykuya dalmıştım.

"Evet." dedi Nishinoya neredeyse boşalmış olan sınıfa bakarak. Ses tonu, her zaman görülemeyecek derecede sakindi.

"Ono-sensei okuldan sonra seninle konuşmak istediğini söyledi."

Yüzümü avuçlarımın içine gömerek derin bir iç çektim. Böyle bir şeyin olacağını bekliyordum açıkçası. Neredeyse bütün İngilizce derslerinde uyumuştum. Hatta sadece İngilizce değil, beden eğitimi dışındaki bütün derslerde uyumuştum. Ono-sensei ile aram iyi olmasına rağmen onun bu kadar gözüne batmış olmam kötü hissetmeme sebep olmuştu.

"Tamam, konuşurum. Teşekkür ederim."

Nishinoya geniş bir gülümsemeyle bana baktıktan sonra başını çevirip yanımdan ayrılırken aklıma gelen fikirle yüzümü avuçlarımın arasından kaldırdım.

"Noyacchi!"

Olduğu yerde durup "Ne oldu?" dediğinde sıramın üzerindeki kalemliğimi çantama atıp ayağa kalktım.

"Bana spor salonundan voleybol topu verebilir misin?"

İlk başta biraz tereddüt etmiş olsam da sonunda söyleyebilmiştim. Yaptığım şeyin doğru olup olmadığından emin olduğum söylenemezdi. Antrenman maçından sonra voleybol oynamaya karşı duyduğum bu istek neyin nesiydi? Bir takımda olmak mıydı beni bu kadar etkileyen yoksa Oikawa'yla aramda olan rekabet miydi? Hangisini kabullenirsem bu isteğimi gerçekleştirebilirdim?

Hiçbir fikrim yoktu.

Nishinoya'dan top alabilirsem belki bu duygularımı biraz da olsa anlar, ona göre bir şeyler yaparım diye düşünmüştüm. Öncelikle kendimi test etmem gerekiyordu; izlediğim videolarla eskiden kalma bilgilerimi birleştirmeli, ona göre hangi seviyede olduğumu belirlemeliydim. Bu şekilde biraz da olsa voleybola ilgim artar ve oynama isteğim daha da artar diye tahmin ediyordum.

"Voleybol mu oynayacaksın?!"

Nishinoya, gözlerinden parıltılar saçarak bağırdığında başımı salladım ve ellerimi arkamda bağlayıp büyük adımlar atarak yanına gittim.

"En azından okulun bahçesinde oynayacağım. Hem biraz zaman geçirmiş olurum."

Nishinoya, bu cevabımla tatmin olmuş gibi görünüyordu.

"Tamamdır, sana top vereceğim!"

Ellerimi göğüs hizamda alkış biçiminde birleştirip "Sen bir numarasın!" dedim neşeyle.

Nishinoya'nın yanakları belli belirsiz kızarsa da bunu belli etmemek için kafasını farklı bir yöne çevirip kesik kesik güldü.

"T-tabi ki öyleyim!"

Δ  

Nishinoya'yla birlikte salona gidip salondan voleybol topu aldıktan sonra kendime bahçede uygun bir boş yer buldum ve topu sağ kolumun arasına sıkıştırıp başkaları var mı diye etrafa bakındım; benden oldukça uzakta görünen üç kişi dışında kimse yoktu.

Burada özgürce oyalanabilirdim.

İlk önce okulun duvarıyla karşılıklı oynayarak işe başladım. Topu duvara nasıl atarsam top o şekilde bana geri dönüyordu. Parmak pasta aşırı iyi olmasam da duvarla kesintisiz oynayabilecek kadar bir şeyler yapabiliyordum. İzlediğim videolarda anlatılanları aklıma getirerek oynayışımı o tarza yöneltmeye çalıştım. Video bana parmak pas yaparken vücudumun yaylanması gerektiğini söylemişti. Söylediklerini aynen yerine getirerek vücudumu yaylandırdım ve topu o şekilde duvara attım. Başta top pek düzgün gitmemiş olsa da çok geçmeden topu bu şekilde atmaya alışmıştım.

Erratic Simian Δ Oikawa Tooru x OCHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin