16 Δ Kamp

1K 102 23
                                    

Kaşlarımı kaldırıp "Neden?" diye sordum düz bir ses tonuyla. Ben kulübün bir üyesi bile değildim. Onlarla gitmek için herhangi bir sebep göremiyordum.

Tabi, gitmek istiyor olmam ayrı bir konuydu. Bu şekilde, boş geçen günlerimi olumlu yönde değerlendirebilirdim.

"Shimizu benden özel olarak senin gelmeni istedi. İkinci bir yardım elinin ona çok faydası dokunuyormuş. Aynı zamanda senin de kulüp üyeleriyle yakınlaşmana yardımcı olur. Hala Japonya'ya alışamadın, değil mi?"

"Evet." dedim ses tonumu düşürerek. Sensei bu sıkıntımı rahatça anlayabilmişti.

"Okul ne olacak?" 

"Ben müdür yardımcısıyla konuşup izin aldım, merak etme."

Sensei'nin onayıyla içimdeki ufak tereddütler de yok olmuş oldu. 

"Tamam."

Takeda-sensei ile konuşmam biter bitmez Öğretmenler Odası'ndan çıktım ve aynı hızlı adımlarla sınıfa gidip çantamı aldım. Okulda, kulüp aktivitesi olanlar dışında kimse kalmamıştı. Ben de bir an önce eve gitsem iyi olacaktı.

Biraz zaman almış olsa da sonunda yerini ezberleyebildiğim çıkıştan çıkıp yürümeye başladığımda zihnimde geri plana attığım düşünceler birer birer gün yüzüne çıktı. Bugün yaptığım şekilde voleybol oynayarak nereye varacağımı merak ediyordum. Antrenman maçı benim için hem beklenmedik hem de korkutucu bir olaydı. Buna rağmen o an yaşadığım rekabet duygusunu bir daha yaşamak istiyordum.

Voleybol normalde hayatımın bir parçası değildi. Ortaokulda arkadaşlarımla oynadığım zamanlar dışında elime voleybol topu geçmiyordu. File karşısına ise ortaokulun son senesinde geçmiştim fakat o zaman da öyle ciddi bir şekilde oynamamıştım. Arkadaşlarım bana ne derse onu yapıyordum. Voleybol kurallarını da bu şekilde öğrenmiştim.

Aradan geçen iki seneden sonra ilk defa bir voleybol maçı izlediğim gerçeği bu geçmişime hiç uymuyordu.

Japonya'ya gelene kadar hep kendi olduğum kişiyi gizlemiştim. İnsanlara görmek istedikleri yüzümü gösteriyor, gerçek duygularımı tereddüt etmeden içime atıyordum. Oradaki herkesle iyi anlaşabilmemin sebebi buydu. 

Aynı şeyler spor gibi aktivitelerde de geçerliydi. İnsanlar bana ne derlerse onu yapıyordum. Ortada hiçbir şekilde rekabet, eğlence veya muhabbet yoktu. Sadece birlikte zaman öldürüyorduk.

Oysa ki ben, rekabete atılıp arkadaşlarımla yakınlaşmayı çok istemiştim.

Antrenman maçına kadar bu duygularım zihnimin derinliklerinde gömülü kalmıştı. Burada yaptığım yeni başlangıçta duygularımın bir daha zihnime gömülmesine izin vermeyecektim.

Elimi yumruk haline getirip hararetle "Evet." diye mırıldanırken bir çırpıda sağ tarafımda kalan bankın tepesine çıktım. Yeni bir başlangıç yapmış olsam da eski alışkanlıklarım burada da kendisini gösteriyordu. Bankın tepesinde çantamı koluma asıp kollarımı iki yana açarak yürüdüğümde düşünceler birer birer zihnime yerleşti. Bunu yapmak istiyorsam, her şeyi ağırdan almam gerekiyordu. Şimdilik yapacağım tek başına antrenmanlar beni bir seviyeye kadar götürürdü. Sonrasında, kulüp üyelerinden özel destek alarak kendimi bir üst noktaya çıkarırdım. Böylesi benim için yeterli olurdu.

Banktan zıplayarak inip önümde uzunca uzanan yolda yürümeye devam ettim.

Yeni bir gelecek beni bekliyordu.

Erratic Simian Δ Oikawa Tooru x OCजहाँ कहानियाँ रहती हैं। अभी खोजें